Bölüm 20 - "Doğum Günü."

115 26 15
                                    

Evet sevgili gönül dostlarım,

Tam yirmi bölüm devirdik.

Araf'ı kurgularken ve diğer bölümleri yazarken hep bu bölümlere güzel bir zemin hazırlama çabasındaydım ve umarım başarmışımdır. Bir sürü hata bir sürü betimleme yanlışlarına rağmen bu bölüme kadar okuduysan, sağlam bir okur dostum oldun ♥️ bütün kalbimle sana teşekkür ederim.

Bu bölümde Kuzey'in ailesi, ve geçmişte yaşadıklarına biraz daha yaklaşacağız.

Bundan sonra bol bol geçmişteki olayları ve ondanda ziyade ağır yüzleşmeler ve kaos okuyacaksınız. Sağlam durun, çünkü Araf sizi en derin yerlerinizden sarsacak...

Şimdiden keyfiniz kaçmasın, çünkü keyifle okuyacağınız bir bölüm geliyor 🌊

Şarkı: İzel - Hatalım ❣️

Satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın..

"Sana kötü bir haberim var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sana kötü bir haberim var." Arabadan ineceğim esnada kurduğu cümle beni olduğum yere kitledi.

"İş için Fethiye'ye gitmem gerekiyor birkaç günlüğüne." Moralimi altüst eden bu açıklamaya karşı bir cevap bulamadım. Tek yapabildiğim şey, ona dönüp üzüldüğümü belli etmek oldu.

"Ne zaman?" diye sordum bir müddet sonra. Doğum gününde şehir dışında olmasını istemiyordum!

"Yarin," dedi tepkimi ölçmeye devam ederken. İçime oturan sıkıntıya dermanı var mıydı? Sanmam...

"Doğum gününde buradasın ama, öyle değil mi?" diye sordum çocuksu bir tonlamayla.

"Eğer burada olmamı bu kadar istiyorsan," dedi sıkıntılı bir ses tonuyla.

"O zaman burada olurum. Merak etme."

"Burada ol," dedim. Bakışlarım ne kadar ikna ediciydi hiçbir fikrim yoktu.

"Doğum gününü seninle birlikte kutlamayı dilemiştim," dedim sahil kıyısında birbirimize sarılırken kayan yıldızı hatırlatarak.

"Dileğini bana vermiştin." Sesim hala bir kız çocuğu gibi çıkıyordu. Gözleri derin bir ifadeyle gözlerime odaklanmışken dudakları yukarı kıvrıldı.

"Tutmak zorundasın," diye direttiğimde gülümsemesi daha da arttı. Bu kadar güzel gülmeseydi keşke...

"Sen bana ne yapıyorsun deniz kızı?" diye sordu. İfadesindeki hayransı bakışlar karnımda kelebeklerin uçuşmasına sebep oldu. Bunu hep soracak mıydı?

Bu heyecana karşılık tedbir dahi alamıyordum. Ansızın yönelttiği soru karşısında hızlanan kalp atışlarımı dindirmeye çalıştım ama nafile.

"Söz veriyorum burada olacağım," dedi. Sözünün eri olduğunu biliyordum. Arabadan inecektim ama onu birkaç gün göremeyecek olmam canımı öyle yakıyordu ki, yanından çıkıp eve doğru yürümek bile bir mesele haline gelmişti...

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin