Bölüm 25 - "Ablam ve Sevdiğim adam"

155 22 35
                                    

ARAF serisinin ilk kitabı olan UMUT ÇİÇEĞİ için Final Zamanı! 📢

Bu arada 3K okuyucuya ulaştık, okuyan, votelayan ve destek veren herkese teşekkür ederim.

Bu bölümü yazarken bir hayli duygulandım.

Ama duygulanırkende eğlenmeyi unutmadım. Burak ve Deniz'in arasında geçen konuşma beni çok güldürdü. Umarım sizde beğenirsiniz.

***
Neden bu kadar gerilmiştim hiçbir fikrim yoktu. Onları yan yana görmek, kalbimin doğal ritimlerine zarar vermişti ve ben bunun sebebini sorgularken, hayat akışına devam etti.

"Merhaba. Kuzey ben." Elini Burak'a doğru uzatmasıyla beraber dahada feci heyecanlandım. Fakat bu heyecan, kesinlikle olumlu bir his bırakmıyordu geriye. Aksine ekşi ve büyük bir endişeyle birlikte birde korku bırakıyordu.

"Siz," diye başladı Burak, ama ikimizi de göz ucuyla süzdüğü için cümlesi birkaç salise yarıda kaldı. "...arkadaş mısınız?"

Burak'ın şaşkınlık barındıran sesine nazaran yüzü, kırk katı ve oldukça düzdü. Bakışlarındaki hayalkırıklığı fark edilmeyecek gibi değildi. Kuzey'e göz ucuyla baktım. O zaten bakışlarını bana doğru çoktan çevirmişti. Burak'ın sorusuna benim cevap vermemi bekliyor ya da istiyor gibiydi.

"Hayır değiliz Burak." O benim sevgilim... erkek arkadaşım demek biraz garibime gitmişti bu yüzden arkadaş sıfatını reddetmeninde aynı manaya geldiğini bildiğim için hayır demekle yetindim. Sevgiliydik... ama bu durumu ben bile kabul edemiyor gibiydim.

"Niye geldin?" diye sordum. Burak, gözlerini devirdi.

"Allahtan tek gelmişim Deniz. Cemre'yi de getirebilirdim, öyle düşün." Sesinde sitemkar bir tonlama vardı. Kuzey'in yanında bir çocuk gibi azar işitiyor olmak gururumu kırmıştı.

Bu garip halin daha fazla devam etmesine izin vermemeliydim!

"Sen gel bir benimle aşağı." İstem dışı onu kolundan tutmuştum. Ayakkabılarımı giymek için bende evden çıktığımda Kuzey arkamda kalmıştı. Ona baktım.

"Kuzey, sen burada kalır mısın rica etsem?" Başıyla beni onaylarken Burak'ın varlığı onu hiçte memnun etmemişti. Ayakkabılarımı giydikten sonra Burak'ı kolundan tutup benimle birlikte aşağı gelmesi için çekiştirdim.

Aşağı vardığımızda apartmanın kapısını hızlıca ittirdim ve dışarı çıktım. Hızla Burak'ın birkaç adım önüne yürüdüm ve en sonunda konuşmak için ona doğru döndüm.

"Ne yani?" Burak, benden önce davranmıştı. Dudaklarında oluşan gülümseme tek bir mesaj barındırıyordu: Alay.

"Garip garip yüzüme bakma Burak. Ne demeye çalışıyorsun? Açık konuş benimle." Gülümsemesi bütün dikkatimi dağıtıyordu ama yine de onu umursamamaya çalışmıştım. Varlığı bile benim için önemsiz olan bir insanın beni bu kadar üzmesi akıl alır gibi değildi.

"Bu mu?" dedi yukarıyı eliyle işaretlerken.

"Ne demeye çalışıyorsun?" Kırıcı olmaya başlamıştı. Daha fazla ileriye gitsin istemediğin için tepkisine karşılık sesimi alçalttım.

"Ablanla kavga edip sevgiline mi geldin?" Soruma soruyla karşılık vermesinden ziyade, sorusundaki manayla ilgileniyordum. Burak, alayla gülmeye başladı.

"Biraz olgun seviyoruz galiba?" Apartmana göz attı o sırada. Ve üst katı süzdü, sanki Kuzey'i süzer gibi. Cümlelerinin arasında gülmeye devam etti.

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin