Bölüm 4 - "Sevmek ve Yanmak"

326 52 27
                                    

"Sevmek ve Yanmak"

Bölüm müzigi: Seni Severdim, piyano versiyon

keyifli okumalar diliyorum. :)

***

Bir yabancının yanında kendimi bu kadar güvende hissetmek, aynı zamanda korkuyu çağırıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir yabancının yanında kendimi bu kadar güvende hissetmek, aynı zamanda korkuyu çağırıyordu.

Beraber, aramızın açılmayacağı bir yakınlıkla yürürken, bir anlığına tek eksiğimizin el ele tutuşmak olduğunu fark ettim. Saysan birlikte en fazla dört beş saat geçirmiştik, oda dün geceyi de hesaba katarsak öyleydi. Buna rağmen olması gerektiğinden daha fazla tanıyorduk birbirimizi.

İkimizde konuşmuyorduk. O'da en az benim kadar yabancısıydı bu durumun. İkimizin arasında, daha kendi içimizde adlandıramadığımız bir bağ oluşmuştu.

Bu normal değildi.

"Merkezde çok güzel bir köfteci var." Dakikalardır bizi takip eden sessizliği ilk bozan, Kuzey olmuştu. Teklifi hoşuma gitmişti. Gülerek karşılık verdim.

"Beni bu saatte köfte yemeye mi götüreceksin?" diye sorduğumda, elini saçlarına götürdü. İkimizde denizin kıyısından yürümeye devam ederken, arada kıyıya vuran dalgaların sesi arasında kaybolduğumu hissettim.

Bu sesten aylar boyunca korktuğum zamanlar olmuştu.

"Baştan söyleyeyim çok güzeller." Karşıma geçip durdu.

"Ayrıca bütün gün hiçbir şey yemedim, yani feci açım." Yine güldüm. Bu adamı tanımak istiyordum.

"Sana eşlik edebilirim," dedim teklifini kabul ederek. Sanırım tanımaktan fazlasını istiyordum...

*

     "Bir tane daha yiyebilecek havandasın sanki?" Bitirdiği köfte ekmeğin kalanını yutarken, pek de doyduğu sinyalleri vermemişti. Benim şaşkınlığım onun hoşuna gitmiş olacaktı ki, gülümsedi.

"Sen sevmedin galiba?" dediğinde gözleriyle elimdeki ekmek arasını işaret etti.

"Aç değilim ki," dediğimde ekmeği ona doğru uzattım.

"İstersen kalanını yiyebilirsin?" Geç saatlerde yemek yeme alışkanlığım yoktu, ayrıca toktum. Biraz çekingen bir tavırla sormuştum ona bu soruyu. Sonuçta bir iki ısırık aldığım bir şeyden yer miydi, tam emin değildim. Ama koca ekmeğin çöpe atılmasına da içim razı gelmezdi.

Bir dönem, ekmeğe bile muhtaç durumda kaldığım için, israf konusunda aşırı titizdim.

"Yemeyeceğinden emin misin?" diye sorduğunda başımla onayladım. Omuz silkti ve elimdeki ekmeği alıp, gözlerime baktı. Kuzey'in koyu kahverengi gözlerine kilitlenir vaziyette kalakalırken, heyecandan ellerimi nereye koyacağımı bilemedim.

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin