Bölüm 14 - "Akşam yemeği"

167 29 21
                                    

"Yol arkadaşlığı ettiğin için teşekkür ederim." Eve kilitlenmiş vaziyette bakan gözleri, ancak cümlemi tamamladığımda beni buldu. Gözlerimiz birbirini bulduğunda, yüzündeki gergin ifade bir nebzede olsun hafiflemişti. Bugün öğrendiklerine rağmen yanımda duruyordu. Kaçıyor gibi bir hali de yoktu. Sadece epey yorgun görünüyordu. Gülümsemeye çalıştı.

"Ben teşekkür ederim," dediğinde onunla veda vaktim gelmişti. Artık ona sarılmak beni eskisi kadar germiyordu. İlk başlarda bunun doğru olup olmadığını sorgulamaktan keyif veren yanlarını doya doya yaşayamıyordum. Şimdi ise sarılırken, bunun doğruluğundan bir an olsun şüphe etmiyordum. Kokusu ruhuma dolarken, gözlerimi kapatmadan duramadım. Oda bana sarılırken aynı şeyleri hissediyor muydu? Benim kadar canı sızlıyor muydu? Kuzey, güven demekti. Onun güven veren kollarında uyumak istediğimi farkettim. Keşke zamanı durdurabilsem de, kollarında haberi olmadan uyuyabilsem... Ah, düşüncesi bile kalbimi titretirken, bunun bir gün gerçekleşme olasılığı aklıma düştü. Bu düşünceyle kafamı meşgul ederken, daha fazla ona sarılmaya devam edemeyeceğimi bildiğim için geri çekildim. Aptal aşıklar gibi gülümsediğimi biliyordum, ama bu durum karşısında başka ne yapabilirdim ki? Hayatımda ilk kez, bir insana bu gözle bakıyordum. Deneyimsizliğimde bu duruma fazla yardımcı olmuyordu.

"Görüşürüz." dedim kısık bir sesle. Bunu söylerken biraz olsun soru sorar gibi çıkmıştı sesim aslında. Görüşür müyüz? diye sorar gibi.

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Görüşürüz." dedi endişelerimin tamamını yok ederek. Yanından ayrılmadan önce gülümsememi olabildiğince doğal bir seviyeye indirdim ve öyle çıktım arabasından. Arkadaki valizimi de kaptığım gibi kapıyı kapatırken bir de çocuk gibi el salladım. Arkamı döner dönmez el salladığım için de kendime kızdım. Azarlaya azarlaya yeni evin kapısının önüne kadar vardım ve zile basmadan önce gözlerimi yumup derin bir nefes aldım.

Bugün yeni hayatımın ilk günüydü.

Daha doğrusu eski hayatıma dönüşümün ilk günüydü.

Ama hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Artık eskisi gibi değildi hiçbir şey. İkinci yuvam diye benimseyeceğim evin duvarlarına baktım ve daha fazla düşüncelere dalmadan kapıya vurdum. Ablam bugün geleceğimden haberdardı ama kaçta geleceğimi ona söylememiştim. Hem sürpriz olsun diye hem de havaalanına gelmemesi için böyle olsun istemiştim. Bir süre sonra kapı aralandığında ablam resmen benim gelmiş olduğumu bilmiş gibi açtı kapıyı. Öyle mutlu görünüyordu ki onu gördüğüm an her şey sıfırlanmıştı kafamda. Sanki eski eve hiç gitmemişim gibi, kendimi denize attığım yerde Kuzey'e hayatımın en ağır izlerini anlatmamışım gibi oldu.

"Ah benim canım kuzum gelmiş." Kolları, canımı acıtacak kadar sıkı sarmaladı beni. Valizimi çoktan bir kenara bırakmış ablamla hasret giderirken, daha bir kaç hafta önce birbirimizi gördüğümüzü anımsayınca gülümsemem çoğaldı. Önce olsaydı birbirimizi görürken bile acaba geçmişin bahsi açılacak mı düşüncesiyle korka korka bakardır birbirimize. Şimdi ise tamamen sarmaşıklarımızdan arınmış bir şekilde sadece abla kardeş gibi olmayı başarmıştık. Bu, başka hiçbir mutluluğa benzemiyordu. Bunu tarif etmek imkansıza yakındı.

Geri çekildi.

"Gel bakalım yeni evine." İçeri girebilmem için kapının yanına yanaştığında, ben de kenara düşmüş olan bavulumu almak için hafifçe eğildim. İçeri doğru girdiğimde evin her detayı gözüme çarptı.

Bir kere dekor muhteşem ötesiydi. Mavi, ahşap tonları ve yeşil renklerin birbirine uyumunu hee zaman beğenmiştim, ama burası beğenilerimin de üstünde tasarlanmıştı. Her yönü kalite kokan bu eve girdiğimde, beni karşılayan ilk yer geniş ve ferah salonu idi. Mavi kadifeden koltuklar ve önlerinde cam ve beyaz mermer karışımı bir masa vardı. Karşıda koyu tonu sayesinde hemen zeytin ağacından olduğunu anladığım televizyon masası, ve üzerinde teyzemin evinde görmeye alışkın olduğum televizyonun ortalamak iki katı daha büyük bir televizyon duruyordu. Tavan, tahmin edemeyeceğim kadar yükseklikteydi. Ev iki katlıydı ve salon kısmının üzerinde bir kat yoktu bu yüzden aşağı kata aşırı derecede ferahlık sağlanmıştı.

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin