Cemre'ye baktım. Artık başka biriydi o. Tamamen başka. Soy adımız dışında bizi kardeş kılan hiçbir şey kalmamıştı. Artık o da kalmamıştı.
Bizi birbirimizle bağlayan, tek bir şey yoktu.
Bu beni ürkütmüştü. Düğün şaşalı bir şekilde devam ederken, titremeye başladım. Yazın bitiminde, üşümem aslında korkmamdandı.
Vural ve Cemre, küçük, nazik ve duygu dolu bir öpücükten sonra, kameralara son bir kez gülümsediler. Daha sonra güvenlik basını dışarı aldı. Düğünün geri kalan kısmında artık onlar olmayacaktı. Bunun rahatlığı çöktü bedenime. Düşüncelerimi bu yöne doğru odakladığımda, titrememde yok olmuştu. Sürekli yabancı gözleri üzerimde hissetmek fazlasıyla geriyordu birde üstüne basın felaketti.
Nikah işlemi bitmişti artık.
Artık Cemre, bir Gezgin'di.
Rahatsız olanlara rağmen, bunu hazmedemeyenlere rağmen bir Gezgin'di.
Bazı insanların yetkisi ve baskısını hissetmişti üzerinde bu kesindi. Ama her şeye rağmen Vural'a hayır demek için bir şansı vardı. Ve o; bu şansını gülümseyerek geri tepip, yıllar önce seçim şansım yoktu deyip, bütün yükü omuzlarıma atıp, beni suçladığı hayata evet demişti.
Bu; nedense bir anlık rahatlama hissine dönüştü. İçten içe, fark etmesem bile; olanlardan kendimi sorumlu tutuyormuşum meğer.
Belki de Cemre'nin böyle hissettiğini bildiğim içindi. Nihayetinde 'senin için... senin yüzünden' demişti zamanında her şeyi itiraf ederken.
Ben olsam diye düşünürken buldum kendimi. Ben Cemre'nin yerinde olsam; zorunda bırakılmışlarımı kardeşimin omuzlarına yükler miydim onu suçlayarak?
Cevabım değişmeyecekti. Hayır...
Asla sorumlu tutmazdım. Fakat sorumlu olduğu başka mevzular vardı. Benim bir adama tutulmuş, ona aşık olduğumu bile bile onu öpmüştü mesela. Onu bunun için sorumlu tutabilirdim.
Az önce nikahına girdiği adamı; sevdiğim adamla bir nevi aldatmış olmasından onu sorumlu tutuyordum.
Ve Geçmişte ve gelecekteki tercihlerinde hissettiği ve hissedeceği pişmanlıkları, suçu benim üzerime atarak hafiflemeye çalışmasını... bütün bunlardan Cemre sorumluydu işte.
Burak; yanımdan geçip çifti tebrik etti. Zaten o kalabalıkta kendimi unutturmak pek kolayıma gelmişti. Kalabalıktan sıyrılıp kendime sakin bir köşe buldum ve oradan izledim olup bitenleri.
"Deniz?"
Pek düşünmeden sesin geldiği yöne odaklandım.
Sesi anımsıyor olsam bile, karşımda Emre'yi ve Deren'i göreceğimi tahmin etmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
Romance"Sen, acını yaşarken yanında susacak birini arıyorsun. Bense keşke konuşacak birileri olsa diyorum. Bir anda öyle bir girdin ki hayatıma... İlk karşılaşmamızda bile, aramızda gerçek bir şeylerin yaşanmayacağına adım gibi emindim. Bana âşık olduğunu...