Yeni bir hayata başlamak için,
eksiksiz vedalar gerekir.Deren karanlık tamamiyle çökmeden beni arayıp, daha sonra yanımıza gelmişti. Sahilde Emre ben ve Deren biraz oyalandıktan sonra toparlanıp otele dönmüştük. Dönüş biletleri yarin akşamdı. Kendime aynı uçaktan bir bilet ayarlayıp onlarla birlikte dönmeyi planlıyordum. Fakat sonra? Tekrar Ankara'ya mı dönecektim? Teyzemin yanında daha ne kadar yaşayabilirdim? Üstelik Deren ve Emre İstanbul'a taşınıyorlardı. Ne yapardım onlarsız? Konuştuğum, görüştüğüm başka kimse yoktu. Ankara'da liseye başlarken arkadaş edinmek için gitmediğim için, çok kapanıktım. Kabuğumu kırmayı bir tek Deren ve Emre başarmıştı ve şimdi onlarsız Ankara'ya dönmek; eve dönmekle aynı şey olmayacaktı.
İstanbul'da yaşamak... bu fikre son aylarda tam ısınmışken, yaşadığım o ihanetle düzene sokmaya çalıştığım bütün düzen yerle bir olmuştu.
Cemre; bütün bunlar yaşanmadan önce evinde kalmamı teklif etmişti. Evlendiği için zaten boşta kalacağını ve kendisi orada yaşayamayacak olsa bile; benim yaşamamı çok istediğini söylemişti. Ama artık bunu yapamazdım. Ankara'ya dönüş biletimi bile bana verdiği kartlardan birinden yapmıştım. Çünkü lanet olsun beş kuruşum bile yoktu. Ankara'da biraz birikmiş param vardı ama onu da biriktirmek için bankada küçük bir kasaya atmıştım.
Ne yapacaktım?
Cemre'den bağımsız kendime bir hayat kurabilir miydim? Aslında korkacak bir şey yoktu. Sonuçta Cemre olmadan üç sene yaşamıştım Ankara'da. Tabi Cemre'nin bir leş her zaman üzerimde olmuştu. Belki de teyzeme yüklü miktarda para vermişti ne bileyim. Leyla'nın beni sevdiğinden şüphem yoktu ama insan yine de şüpheye düşünüyordu. Aslında başkası olsa benim gibi düşünmezdi herhalde. Fakat çocukluğumdan beri hayatım normal geçmemişti ki. Aile nedir doğru düzgün bilmeyen. Alkolik bir babanın, ve çocuklarını geride bırakacak kadar hayata küsmüş bir annenin evladıydım ben. Bir karar vermem gerekiyordu.
Yeni bir hayat kurmam gerekiyordu. Ve bu yeni hayat, hangi şehirde olursa olsun üç kişiyi asla barındırmıyordu içinde.İlk fırsatta beni yanından atan, sonra sevdiğim adamı bile bile öpen Cemre... Hayatımı altüst eden Kuzey... ve daha doğmadan kaderimde boğulmama neden olan babam... Üçünü de görmek bana iyi gelmiyordu. Bu yüzden onları tamamen çıkartmam gerekiyordu.
Cemre'ye bir mesaj çektim:
Seninle konuşmak istiyorum. Yarin görüşebilme imkanımız var mı? Otelde misiniz hâlâ?"Sen beni dinliyor musun?" Deren elindeki yastıkla omzuma vurunca ancak kendime geldim. Güya Burak'la çıktıkları randevuyu anlatacaktı. Anlatmaya başlamış mıydı onu bile bilmiyordum. Dikkatim öyle çok dağınıktı ki, tek bir kelimesini bile hatırlamıyordum.
"Özür dilerim. Daldım. Anlatmaya devam et sen."
"Daha başlamadım ki, devam edeyim akıllım. Neyse anlatıyorum." Heyecanlı bir şekilde ellerini birbirlerine çarptı.
"Otelin çıkışında buluştuk. Arabasıyla aldı beni... çok kibardı."
"Nereye gittiniz?" Aslında pekte merak etmiyordum. Sanırım duyacaklarımdan korkmuştum.
"Önce şık bir restorana götürdü... Sonra limanda yürüdük biraz. Restoranda çok eğlendik sohbet ederken. Çok etkileyiciydi. Hızımı alamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
Romance"Sen, acını yaşarken yanında susacak birini arıyorsun. Bense keşke konuşacak birileri olsa diyorum. Bir anda öyle bir girdin ki hayatıma... İlk karşılaşmamızda bile, aramızda gerçek bir şeylerin yaşanmayacağına adım gibi emindim. Bana âşık olduğunu...