Hikaye'yi okurken şarkıyı dinlemeyi unutmayın. Sevgilerimle.
Nefes almak bir yaşam belirtisi ise naif düşüncelerin de ruhun belirtisi olduğunu düşünüyordum. Yaşam herkese bahşedilmişti. Bütün insanlar aynı eylemleri gerçekleştirirdi. Yemek yemek, uyumak, yürümek, nefes almak... Yaşayan herkesin yaptığı bir eylemdi. Bedenin içinde hapis olmuş ruhu canlı tutmak için bütün bu eylemler devre dışı kalırdı. Ruh beslenmez, uyumazdı. Onu yaşanır kılmak için değerli şeyler gerekliydi. Mesela bir kedinin başını okşamak, uyuyan bir insanın üzerini örtmek, hastalanan kişi için endişelenmek... Basit görünen bu eylemler ruha aitti. Değer vermek, bunu hissettirmek ruhun işiydi.
Annem... Beni yaşama ait kılmak için bütün insani görevlerini yerine getirmişti. Nefes almış, beslenmiş ve beni doğurmuştu. Bütün bunlar onun için yeterli şeylerdi. Ruhum ise aç kalmış, içimde can çekişmeye başlamıştı. Neye ve nereye ait olduğumu bilmiyordum. Ruhum sevgiyi tatmamıştı. Başım okşanmamıştı mesela. Sıkıca sarılmamıştım kimseye. Ben kimdim? Bana ait, benim için ne vardı bilmiyordum.
Yağmur hızla yağmaya devam ederken oturduğum kafenin camından dışarıyı seyrediyordum. Yaz ayında gökyüzüne misafir olan damlalar insanları gülümsetmişti. Kışın ki hızlı adımlar ve yağmurdan kaçmalar yoktu. Birkaç yaşlı insan dışında.
Tam camın önünde benden çokta uzakta olmayan sarı saçlı, beyaz tenli, küçük bir kız çocuğu ellerini iki yana açmış ıslanıyordu. Arada gökyüzüne bakarken gözlerini kısıyor ve gülüyordu. Mutlu görünüyordu benim aksime. Ya da köşedeki simitçi adamın aksine.
Yağmur yağmaya devam ederken kafede ki kalabalık artıyordu. Önümde soğumaya duran kahvemden bir yudum alırken kafenin kapısı açıldı. İçeri takım elbiseli bir adam girdi. Gözleri birini ararcasına etrafa bakıyordu. En sonunda tanıdık bir bakışa rastlamış olacakki adımlarını sol tarafımda ki kadının masasına yöneltti. Aranan kişi bulunmuştu. Onlar birbiri ile selamlaşırken kafenin kapısı tekrar açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ (TAMAMLANDI)
RomanceVar olmak sahip olduğum en büyük acıydı. Doğmak kaderim, sevgisizilik ise gerçeğimdi. Bana gerçeğimi anlatan, hüzünlü masalları dinlerken kuvvetli bir rüzgar esti. Rüzgar yeni bir masalı sıcak elleri ve güzel kahverengi gözleri getirdi bana. Karş...