39.Bölüm- GECENİN GÜN IŞIĞI

228 19 27
                                    



Gün ışığının, sabahın erken saatlerinde sessizlikle birlikte parkeye yansıyan huzmesine baktım. Yeni bir günün habercisi olmak için biten bir geceden sıyrılışıyla yansıyordu içeri.

Bir öğlen vakti evimde, dışarıda oynayan çocukların sesi kulaklarımı doldururken ben yere düşen öğlen güneşinin yere yasımasına bakıp ölümü düşünüyordum.

Gündüzlerden uzak olduğumu düşündüm ve kalabalıklardan hep kaçtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gündüzlerden uzak olduğumu düşündüm ve kalabalıklardan hep kaçtım.

Sığınağım her zaman gece olmuştu. Sessizliğin, yalnızlığın kismessizlere kucak açtığı gece vakti. Güneşi hiç göremeyecek, o sıcaklığı hiç hissedemeyeceğimi düşünen o yanım gecenin soğuna ona has olan sıcağına sarılmıştı.

Hayatımın bana bu yıl sundukları sabah güneşine aitti ve hiç göremeyeceğimi düşündüğüm huzmeler ruhuma yansıyordu. Geceden yeni yeni sıyrılıp gökte kızıla çalarken sahip olduğu sessizlik geceye aitti.

Bana sıkıca sarılmıştı bu vakitler. Hayal dahi edemeyeceğim bir koşuşturmanın içine bırakmışlardı beni ve ben ilk defa ne yapacağımı bilmiyorum diyememiştim çünkü hepsi bana ellerini uzatmak için yanı başımda duruyorlardı.

Ben geceye, onlar gündüze ait olsalarda buluşmuştuk bu ilk zamanlarda. Bir gün herkes gibi gidecek olsalarda bu duyguyu tada bilmiştim.

Ölüm elimi tutsa daha sıkı kavrardım elini çünkü biraz olsun içmiştim dostluk içkisini.

Kadeh belki ihanetleri barındırcak belki kızgınlıklarla dolacaktı ama onu bile görmemiştim ben. Şimdi o yüzden keyifle karşılıyordum her şeyi ve herkese minnet doluydum.

Atlattığımız sınavlar, sözlüler ve bitirdiğimiz test kitapları hepimizin birer yükü olmuştu bu yılda. Çoğu zaman rahatlıkla gülemeyen yüzler görüyordum. Herkesin aklının bir kenerında sınav stresi ile baş etmeye çalışıyordu ama bugün her şeyi bir kenara bıraktık ve uzun öğlen tenefüsünde bahçeye çıktık. Boş bulduğumuz kamelyalardan birine geçtik.

Arda yanımda oturmuş Kaan'ı dinliyordu. Bizler ise mezuniyetten konuşuyorduk. Genel olarak biz kızlar bunun için daha heyecanlıydık ve erkeklere heyecanlı olmaları için buna zorluyorduk.

"Aslında ikinci sınavlar başlamadan gidip mezuniyet kıyafetimizi seçelim. Yoksa sınav stresinden unutacağız." Dedi Yonca. Fikrimizi duymak için bize bakıyordu ama bizden önce Berat atladı.

"Bunu söylememi sevmiyorsunuz biliyorum ama kızlar sizce de erken değil mi? İki ay yok mu mezuniyete?" Sesinin tınısı ona gülmeme neden oluyordu. Güldüğümü görünce dönüp bana göz kırptı.

"Siz erkekler herhangi bir siyah takım elbise ve bir tane klasik ayakkabı ile bu işi bitireceğiniz için size erken değil. Siz gündüz vakti bile ne giyebileceğinizi seçebilirsiniz." Yonca bunları bıkkınlıkla söylerken sonunda gözlerini devirdi.

MUHTAÇ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin