12.Bölüm - KAPLUMBAĞA EVİNİN PERDESİ

379 30 41
                                    


Hepinize merhaba! Bölümü beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen. Pazar günü 13. bölümü atmayı düşünüyorum. İyi okumalar dilerim. 🖤


Yuva kurar her canlı kendine. Korunaklı, kimsenin giremeyeceği, içinde mutlu olacağı. Kuş çalılardan yuva yapar kendine, kaplumbağa sırtında taşır evini. Benim hiç olmamıştı evim. O yüzden çok özenirdim sırtında evini taşıyan kaplumbağaya. Akşam vakti yürürken ışıkları yanan evlere bakardım. Kimsinin perdesi çekili olurdu kimisinin açık. Evdeki sesler dolaşırdı kulağıma. Hazırlanan masalar, seslenen isimlerin ardında kalırdı televizyonun sesi. O ışığı yanan camların hemen yanında perdesiz, ışığı olmayan ev bendim. Uzak, soğuk ve yalnız.

Kendi evimde sessizliğin bana kucak açtığı o ilk gece de yaşım on beşken yalnızlık sadece bana ait gibiydi. Kimsessizlik ise benim payıma düşendi. Zaman alıp giderken yaşamı öğrenmiştim bir tek kendime sahip olduğumu. İşte o zaman evimi sessizliğiyle, yalnızlığıyla, kendimi kisesizliğimle sahiplenmiştim.

O zaman sıcak bir yuva oldu. O camın bir perdesi vardı artık. Belki neşeyle kurulan sesli masaları yoktu ya da geri de kalan televizyonun sesi ama benimdi. Bana aitti. Ben de oraya. Şimdi bambaşka bir yerde yeniden başlamak için attığım bu adımda belki kurulan neşeli masalarım olurdu. Adımı seslenen ve belki de televizyonun hiç açılmadığı.

Yeni olan her şey beni bir anda korkutmaya başlardı. Olur da alışırsam diye. Eskiyi unutmak gibi bir korku salınırdı içime. Sonra onunla gelen tezatlık içeren bir diğer duygu... Ya alışamazsam korkusu. Bu iki tezat duygular bir süre sonra sizi yormaya başlardı çünkü insanın kendi için de çelişkiye düşmesi karmaşık yumak gibiydi. Hangi duygunun doğru olduğunu hissedemiyordunuz.

Hikmet Amca ile yeni evimin yolunu tutarken bunları düşünmemek imkansızdı. Kabanıma biraz daha sarıldım ve kafamı cama yasladım. Yol ıslanmaya başlamıştı. Yağmur ufak ufak arabanın ön camına damlarken arabada ki sessizliğe eşlik eden güzel bir şarkı gibiydi. Caddelere sıra halin de dizilmiş sarı ışıklar arabaya yansıyordu ve sanki yol bitmek bilmiyordu.

Birden evin okula olan mesafesini düşündüm. Eğer çok uzaksa sıkıntı çekeceğim bariz ortadaydı. Hele servisin oturduğum yere gelmemesi tam bir stresti ama bunları bir kenara bırakıp yeni tanışacağım ev arkadaşımı düşündüm. Ev arkadaşımı bir kadın olarak hayal ediyordum. Benden birkaç yaş büyük. Kafa dengi. Gerçi kız olup olmadığı belli değildi ama Hikmet Amca bir erkekle aynı evde yaşamamı istemezdi büyük ihtimal. Dönüp sormak istedim ama artık kız ya da erkek olması hiçbir şey değiştirmezdi.

Artık yoladaydık. Kararımı vermiştim. Yol sessizlik içinde akarken oldukça lüks rezidansların olduğu bir yola girmiştik. Yolun sonu ormanlık gibiydi ve biz neredeyse ormana kadar ilerlemiştik. Eğer yanlış okumadıysam Beykozda bir yerdi burası. Hikmet amca uzun camlı siyah rezidanslardan birinin önünde durdu. Ön tarafında küçük siyah camlardan olan balkonları vardı. Yol boyunca benimle konuşmamıştı. Belliydi ki onun da düşündüğü bir şeyler vardı. Arabanın motorunu durdurup bana baktı. Ben ise çoktan ona bakıyordum. Emniyet kemerini çıkardı ve hafifçe gülümsedi.

"İşte geldik Derin." Derin bir nefes aldım. Gerginliğim elle tutulacak gibiydi. Dizimde duran soğuk ellerimi alıp tuttu.

"Endişeli olduğunu anlayabiliyorum ama her şey yolunda gidecek."Bir şey diyemedim. Sadece hafifçe gülümsedim. Konuşsam ne diyecektim bilmiyordum. O yüzden sessizliğe sığındım.

Hikmet Amca arabadan indiğin de ben de kemerimi çözüp indim. Soğuk esen rüzgar içimi titretirken çiselmeye duran damlalar yüzümü ıslatıyordu. Hikmet Amca bavullarımı ve küçük kutuyu dışarı çıkardı. Yanına gidip eğilip kutuyu yerden aldım. O da arabaya kilitleyip bavullarımı alırken kapının yanın da ki güvenlik görevlisi koşarak yanımıza geldi. Orta boylu, zayıf birisiydi. Karanlıkta yüzünü tam seçemiyordum.

MUHTAÇ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin