Umraım beğendiğiniz bir bölüm olur. Düzenli oy ve yorum atanları görüyorum ve çok mutlu oluyorum desteğinizden dolayı. Yanımda kalmaya devam edin. Sevgilerimle. ^_^
İnsan neye anlam yükler neye bağlanırsa ondan yara alırdı. Bağlandığınız, alıştığınız her şey zamanla sizi üzecektir. Bu kaçınılmaz bir sondur. Alışkanlıklar geri çeviremediğiniz güzelliklerle iç içedir. Fazlaya kaçan, sınırını aşan her şeyin sonu hüzünü barındırırdı. Sonunu bildiğiniz bir kitabı okumak gibi. Neler yaşayacağınızı ya da neleri yaşabileceğinizi tahmin etsenizde yolda olmaktan geri durmazsınız. Bağlanmak tam da burada alışkanlıklarla başlardı.
Birilerinin beni düşünmesi benim için enişelenmesi oldukça anlamlıydı. Sizi siz olduğunuz için seven, düşünen biri size değer veren kişidir. Ruh karın doyururken sevgi yumağının içinde diğer ruha bağlanır, aranızda görünmez ama oldukça kuvvetli bir bağ oluşurdu. Zaman sıkıca bağlarken ipleri ruh yaklaşır, hüzünlü sonları unuturdunuz.
Bir şeylere gereğinden fazla anlam yüklemenin beni kıracağını biliyorum. Yine de bunu yapmaktan hiç vazgeçmiyordum.
Ruh nasıl karın doyurur? Değer vermek, birini düşünmek ne demektir?
Hani eve yorgun argın geldiğiniz zamanlar olur. Koltuğun bir köşesine kıvrılmışsınızdır ve o esnada uyku gözlerinize doğru yolculuğa çıkmaya başlamıştır. Uyursunuz, uyandığınız da üzerinizde sizi sıcacık tutan bir battaniye. Bir kedi gibi soğuktan kıvrılıp, üşüdüğünüzü görüp üzerinize battaniyeyi örten bir anne. Sizi düşünen. Ya da herhangi biri üşümenizi istemeyen. Oysaki ben kaç gece üşüyerek uyanıştım o kıvrıldığım koltuktan. Çünkü benim üşümemi dert eden bir annem yoktu. Hatırlıyorum da küçük Derin ne çok severdi onu.
O üşüyüp uyandığım gece odasına girip baktığımı hatırlıyorum. Eve hep geç saatler de gelirdi. Büyük ihtimal beni görmüştü koltukta ama dedim ya düşünmezdi o pek beni. Ben ise gece odasına girer üzerini örterdim. Yine onu beklediğim bir gece. Koltukta kıvrılmış, soğu sırtımda ağırladığım bir gecede gelip gelmediğini görmek için odasına gitmiştim. Üstü açıktı ve kapının eşiğinden bile üşüdüğünü görebiliyordum. O beni umursamasada ben onu umursadığım için gidip üstünü örtmüştüm ama bu sefer uyanmıştı. Beni ilk gördüğünde uyku sersemliğiyle ile korkmuştu ve sinirle bana tokat atarak bağırmıştı.
"Ne yapıyorsun sen gece gece benim tepemde? Senin şu yaramazlıklarından bıktım. Artık babanla yaşamanın vakti geldi!" Sessizce karşısında dururken ağladığımı yanağıma değen sıcak damlalardan hissedebiliyordum.
"Gerçi o da istemiyor ya seni. Biliyor musun sen koca bir yükten farksızsın. Çabuk odana git bir daha da ben evde olayım ya da olmamyım odama sakın girme."Bana bağırarak sarf ettiği sözcükler içimi yakarken attığı tokat yanağımı üşütüyordu. O gün hava sanki en soğuk gününü yaşıyordu ve benim bir tek yanağım üşüyordu. İçim yanıyor, yanağım üşüyor.
Odadan çıktıp kendimi yatağıma sakladığımda beynim de yankılanan tek söz 'Sen koca bir yüksün.' O zamandan beri çekinirim birinin beni düşünmesininden. Birinin iyliğini düşünürken de hep bir adım geriden gelirim. Ardanın bana sarfettiği bu sözleri işitince hızla arabadan çıktım. Sanki bütün oksijen o arabada kalmıştı da ben nefes alamıyordum. Kendimi tuvalete atıp sakinleşmeye çalıştım. Birinin bana değer vermesi, beni düşünmesi bana bu yüzden garip gelirdi. O gün bana sarfedilen cümleler güzel bir şeye ya da bir değer görmeye layık olmadığımı söylüyordu. Ben koca bir yüktüm benimle konuşan herkes için... Öyle olmalıydım. Çünkü annem öyle demişti.
Soğuk su ile yüzümü yıkayıp biraz rahatlamaya çalıştım. Zil sesi çaldığın da toparlanmam gerektiğini bildiğim için derin bir soluk çektim içime ve dağılan saçlarımı düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ (TAMAMLANDI)
RomanceVar olmak sahip olduğum en büyük acıydı. Doğmak kaderim, sevgisizilik ise gerçeğimdi. Bana gerçeğimi anlatan, hüzünlü masalları dinlerken kuvvetli bir rüzgar esti. Rüzgar yeni bir masalı sıcak elleri ve güzel kahverengi gözleri getirdi bana. Karş...