İnsan kimi zaman kendinden kaçarken farkında olmadan en çok kendiyle karşılaşırdı. Yeni benliğiyle, korktuğu o yanıyla. İtraf edemediği duygular dikenli bir yol olur, kaçarken bütün gerçek orada hemen yanında, ayağının altında olurdu. Acısını yok saysanda, kaçsanda acıdığı gerçeğini silemezdin, korkularından kaçarken arzu denizine düşersin. Yok saydıkların korkularının değilde arzularının olduğunu, o denizde yüzeye çıkmaya can attığında farkına varısın.
Nefsin sırtına yapışmış sana ait, doğru olduğun şeyleri çabucak yok sayardı. Arsuzların ve nefsin kol kola girdiğinde bir süre dikenlerin verdiği acıyı unuturdun. Kulağına çalınan nini seni cezbederdi. Sessizce ezberlerdin. Omzundaki yük, onlarla birlikte dinlenmek için ara vermeni fısıldardı kulağına. Nefis galip gelice arzu denizinin içinde keyifle kulaç atmaya başlarsın, boğulacağından habersiz.
Arda sessizce yolu izliyordu. Dalan gözleri mutluluk ve gerginlikle harmanlanmıştı. Heyecan ellerine ulaşıyor kavradığı direksiyondaki elleriyle arada ritim tutuyordu. Gerginlik ise ona çok sık sigara yaktırıyordu. Zihninde geçenler her neyse benimkilere ulaşsın isterdim. Onun bu taze heyecanı beni meraklandırıyordu.
Bazen elimi kalbinin üstüne koysam bütün ruhuna ulaşacak gibi hissediyordum. Ne ben elimi onun kalbinin üstüne koyabiliyordum ne de o gözlerinin hislerini açıkça belli etmesine izin veriyordu. Hani gözler her şeyi anlatırdı? Yine de zaman zaman o kahvalerde tanıdık bir şeylerle karşılaşıyordum.
Zihninden sarkan sarmaşıklar zehir saçarken ruhuna, hüznün kokusunu gözlerine bırakmıştı. Onları oradan sarmaşıkların, bilindik hissinden dolayı hemen yakalayabiliyordum. Yine de kimi zaman kilitli bir kapıydı orası. Çözülmesi zor, aşılması zor, kapının çalınması ise hepsinden daha da zordu. Çalsam bile o kapıyı tam olarak açarmıydı emin bile değildim. Sesli bir nefes alıp bıraktım. Dönüp bana baktı.
"Ne oldu?"Kaşları hafifçe çatılmıştı. Omuz silktim.
"Hiç, bir şey olmadı. "Dedim umursamaz bir tavırla. Aslında ben de hem heyecanlı hem de gergindim. Gergindim Çünkü Ardanın bir gerginliği vardı ve o daha neyle karşılaşacağını bilmezken benim ne yapacağım meçhuldü. Heyecanlıydım çünkü sanki onu daha da yakından tanımak için önümde büyük bir fırsattı bu.
"Birazdan duracağım. Kahve alırız. "Dedi. Sadece kafamı sallayıp yola döndüm. İlerideki bezinlik görülüyordu.
"Gergin misin? "Diye sorduğum emin olmak için. Kafasını çevirip bana baktı.
"Öyle mi görünüyorum?"Dedi bezinliğe girerken. Arabayı durduruken emniyet kemerimi çıkardım.
"Evet, öyle görünüyorsun."Dürüstçe söylemiştim. Kemerini çıkarıp kafasını geriye yasladı ve gözlerini kapadı.
"Sanırım öyleyim. "Bir süre öyle kaldı. Yavaşça gözlerini açtıp kucağındaki ellerine baktı. Sıkıntılı bir ifade yüzünde misafir olmuştu.
"Aynı zamanda heyecanlı. Bütün bunlar bana çocukluğumu hatırlatıyor. Burayı hem çok sevip hem de sevmediğimi fark ediyorum. "Gözleri bu sefer etrafı inceliyordu. Hisleri kilit vurduğu dudaklarına ulaştığında dikkatle dinledim onu.
"Çocukluğum bana biraz tuhaf izler bıraktı... "Kapıdaydım. Açıp açmayacağını bilmiyordum ama sıkıntılı sesin birisinin o kapıyı açıp içeri girmesini beklediğini hissettiriyordu bana.
"Şimdi silik olan anılar artık daha canlı olacak ve bu tam olarak ne hissettirir bilmiyorum. "Benimle konuşuyor gibi görünsede daha çok kendine cevap veriyor gibiydi.
"Her ne kadar canlı olsada geçmişte kaldı. O yollar çoktan aşıldı. "Dedim. Bunları benim demiş olmam ne garipti. Başkasının yarasını, söküğünü kolayca hallederdi insan ama iş kendine geldiğinde çuvallar dururdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ (TAMAMLANDI)
RomantizmVar olmak sahip olduğum en büyük acıydı. Doğmak kaderim, sevgisizilik ise gerçeğimdi. Bana gerçeğimi anlatan, hüzünlü masalları dinlerken kuvvetli bir rüzgar esti. Rüzgar yeni bir masalı sıcak elleri ve güzel kahverengi gözleri getirdi bana. Karş...