Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar dilerim. ^^
Kuvvetli bir fırtınanın geleceğinden habersiz sessiz sakin bir meltemde kendimi hiçbir şeyi önemsemeden bırakırken ardından gelecek olan, beni harabeye çevirecek olan o fırtınayı her seferinde yok saymaya çalıştım. Ama o takılı kalan bir müzik kutusu gibiydi ve tekrar etmeye hazırdı.
Ben kahkaların sonunu ağlamaya bırakacak o göz yaşlarına hazır şekilde büyütmüştüm kendimi ve çoğu zaman kaçardım o gülümsemelerden. Çıkılan her yolun sonunda bir vedaya alışık yaşamayı öğretmeye çalışmıştım kendimi ama bunların hiçbiri onlara alıştıramamıştı beni.
O yüzden hep kaçtım. Her şeyden.
Ve en çok kendimden.
Yağmurun sesinin doldurduğu, akşamın karanlığının çöktüğü arabada o sessizlikte onu görebildiğimi söylemeye çalışmadım.
Yola çıkmayacaksan uzatmamlıydın elini.
Sessizlik alışkın olduğu gibi gelip sindiğinde üzerimize eve girdiğimizde direkt odama çıktım. Kapıda karanlığın çöktüğü odama bakarken zamanın her şey için dolmaya başladığını görebiliyordum.
Üzerimdekilerle birlikte yatağıma kıvrıldım. Soğuk çarşaf bir gerçek gibi beni titretirken ellerimin ondan aşağı kalır yanı yoktu. Ceninin pozisyonuna geçtiğimde kendimi ısıtmaya, uykunun iplerinin ise benim için kesilmesini bekledim.
Uykunun üzerime düşmesini beklerken bütün olanlar zihnimde tekrar ediyordu ama çok geçmeden uykuya bir rüyaya düşmüştüm.
Bir yaz gününde yemyeşil kırlarda açmıştım gözlerimi. Güneş tenime değerken saçlarımı uçuruyordu rüzgar. Uçsuz bucaksız bir yeşilliğin içinde ileride bütün ihtişahımıyla duran kafur ağacı birlikte yalnızdım. Ağaca doğru yürümeye başladığımda yurkıda bir yerlerde takılı kalan kırmızı bir uçurtma gördüm.
Kayıp bir uçurtma.
Ağacın yanına geldiğimde alt dalının birinde kırmızı bir hırka vardı. Hırkayı alıp baktığımda bir zamanlar çok sevdiğim kırmızı hırkanın aynısıydı. Belkide oydu çünkü bir yanında sökülmeye başlayan ip vardı. Kırmızı uçurtmaya baktım. Kurtulmak için hafifçe rüzgarın etkisiyle sallansada kurtulamıyordu. İpi biraz daha uzun olsa oradan kurtulabilirdi.
Ayaklarımın ucunda yükselip uçurtmayı alırken birden biri benim için onu oradan aldı. Dönüp baktığımda onun Arda olduğunu gördüm. Gözlerindeki ifade yumuşacıktı. Uçurtmayı bana uzattığında hiç düşünmeden kırmızı hırkaya uzandım ve o sökülmeye başlayan ipi çekmeye başladım. Uzun bir ip elde ettiğimde ipi kopardım ve uçurtmanın ipine bağladım.
Ardayla birlikte uçurtmayı gökyüzüne bırakırken kurtarmıştık onu. Artık kayıp bir uçurtma değildi. Belki ince bir ipi yoktu ama sağlam bir yaması, tecrübesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ (TAMAMLANDI)
RomanceVar olmak sahip olduğum en büyük acıydı. Doğmak kaderim, sevgisizilik ise gerçeğimdi. Bana gerçeğimi anlatan, hüzünlü masalları dinlerken kuvvetli bir rüzgar esti. Rüzgar yeni bir masalı sıcak elleri ve güzel kahverengi gözleri getirdi bana. Karş...