3.Bölüm- İLK ADIMLAR

591 55 30
                                    

Beklenti insanın içine usul usul işleyen zehirden farksızdır. Zamanı hızla savururken, sizi savunmasız bırakırdı. Nerede, ne yaptığınızı bilmiyor olurdunuz. Zamanı siz istediğiniz gibi büktüğünü sanırdınız. Oysaki ipler beklentilerin elindedir. Geriye kalacak olan düş kırıklığı zaman sona erdiğinde ortaya çıkardı.

Okul kıyafetlerimi alacağım mağazayı bulamadığım için dün Ümit'e mesaj atmıştım. Akşam on birde beni onaylayan mesajı attığında geç saatte de olsa şoförü ile yollayacağını düşünmüştüm. Akşam gelen kimsenin olmamasıyla birlikte telefonumu da açan olmamıştı. Sabah aradığımda umursamaz bir tavırla beni unuttuğunu dile getiriyordu. Unuttuğuna şaşırmamak gerekirdi. Ondan beklenecek tavırlardı. Zihninde yer ediniyor olmak bile mucizeydi benim için. Yine de bu tavırları ona karşı salt bir öfke ve sinir hissetmeme neden oluyordu.

Formam olmadığı içinde bugün okula gitmemiştim. Aslında gidebilirdim ama okulun ilk günleri orada olmayı pek sevmiyordum. Okul bahçesinde arkadaşlarıyla sarılıp, gülen birçok insan vardı. Bu kötü bir şey değildi ama öyle zamanlarda kendimi daha çok yalnız hissediyordum. Küçük bir çocuğun oyundan dışlanması gibiydi.

Akşam sekizde mutfakta sessizliğin baş konuğum olduğu saatlerde yemek yerken evim uzun bir aradan sonra zil sesiyle yankılanmıştı. Sesle ilk başta irkilsemde gittim ve açtım. Siyah takım elbiseli adam elinde beyaz renkte elbise kılıfı tutuyordu.

"Merhaba efendim, ben Ümit beyin şoförüyüm. Bunlar sizinmiş." Kafamı sallayıp teşekkür ederken elindeki kılıfı aldım. İyi akşamlar diyip gitti. Kılıfın başındaki askıyı, kapının yanındaki duvara montelenmiş askılığa asıp fermuarını indirdim. İlk içinden kışlık bordo renkte, siyah düğmeli bir hırka çıkmıştı. Hırkayı açtığımda yine bordo renkte bir lokos ve siyah düz bir etek vardı. Lokosun ve eteğin yazlık olanları da diğer askılıkta asılı duruyordu. Yarın kesinlikle yazlık olanları giyecektim. Hırkanın önünü düzlettiğimde siyah ipliklerle yazan 'Karahan koleji' yazısını gördüm.

Gerginlik tüm bedenimi esir aldığında mideme giren yersiz kramp iştahımı kaçırmıştı. Mutfağı toplayıp stresimin biraz olsun azalması için duşa girdim. Ümit'e sinirlenmiştim ama bu sinirimin temelinde yarın yeni bir ortama gireceğimden kaynaklı stresin olmasıydı. Hindistan cevizli duş jelimin kokusu beni biraz olsun rahatlatmıştı. Duştan çıktıktan sonra gözümden uyku akıyor olsada uyuyamadım. Biraz salonda oturup kitap okumuştum. En sonunda yatağıma gittim. Uykunun benim için var olmayacağı saatlerdi.

Yeni ortamlar beni her zaman strese sokardı. Her yıl bunu kendime yaşatan yine bendim ama bunu yapmaktan da geri alamıyordum kendimi. Saat sabahın dördüne kadar yatakta sağ sola dönmekten ve düşünmekten uyayamamıştım. Midem bulanıyor, başım ağrıyor, hatta dönüyordu. Okula gitmesem mi diye düşündüm ama eninde sonunda bu okula gidecektim. Kendi kendime gözlerimi devirdim. Şu an beni teselli edecek birisinin olmasını isterdim. Böyle zamanlarda yalnız oluşum bana çok ağır geliyordu. Bu büyümeyen yanımdı. Yanaklarımın ıslanmasıyla ağlamaya başladığımı yeni anlamıştım. Yüzümde ki damlaları silsemde devamı geliyordu. Bir süre sonra düşünceler beni uykuya teslim etti.

Saat altı buçukta komidimin üzerinde duran çalar saatimin tiz sesi bütün oda da yankılanıp, kulaklarıma geri döndü. Başım ağrıyor ve midem bulanmaya devam ediyordu. Her ne kadar sızlansam da okul formamı giymiş, siyah sırt çantamı ve telefonumu almış kapımın önünde servis bekliyordum. Soğuk ellerim buz tutarken başka şeyler düşünmeye çalıştım. Bugünü atlattıktan sonra eve gelecek güzel bir yemek yiyip sonra dizi izleyecektim. Kendimi avuturken uzaktan beyaz renkte ki okul servisim görünmüştü bile. Gözlerim uykusuzluktan dolayı yanarken kızardığına emindim. Servis tam önümde durdu. Kapının yavaşça açılmasını beklerken açılan yarım kapıdan esmer bir çocuk görünmüştü. Kafasını cama yaslamış uyuyordu. Servise bindim bir tek onun yanı boştu. Sessizce oturdum. Şu an onun bu rahatlığının bedenimi sarmasını istiyordum. Hepsi kafamda büyüttüğüm gereksiz düşüncelerdi. Abarttığım kadar büyük bir olay değildi yeni bir okula başlamak. Hem alışkın olduğum hem de bildğim şeylerdi. Yine de bu strese sahip olmaktan kaçınamıyordum.

MUHTAÇ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin