10.Bölüm-BAKMAK VE GÖRMEK

382 47 156
                                    

Merhaba! Bu bölümde neler hissettiğinizi benimle paylaşın lütfen. Sevgiyle kalın.🖤

İnsanın özünde gizli kalan yalanları vardır. Kendine söylediği, inanmak istediği ama öyle hissetmediği yalanlar. Hissetiğim duygular sırsıyla boğazıma dizildiğinde, annem beni sevmediğinde, düştüğümde kanayan dizmin canımı yakmasıyla her şeye herkese ama en çokta kendime karşı dimdik dururken örnek aldığım düz bir duvar, duvar ise bir zırh mıydı?

Sevilmemek içimde oyuntu yaparken düştüğümde canımın yandığı dizimin acısını yok saymaya çalışmam kendime karşı oynadığım bir oyun muydu?

Oysaki canım yanmıştı, yanıyordu. İnimde gizli olan yalanlardan birini sürerdim dudaklarıma. Öyle değildi ama öyle olmasını ister gibi kaçarken gerçeklerden bu kendimi korumak mıydı yoksa yalan söylemek miydi?

Gerçek fısıldadı;Yalan söylemek.

Öyleydi.

Arda uzakta öylece dururken tanımadığım bir yerde bir tanıdıkla karşılaşmanın vermiş olduğu güven duygusu benimleydi. Bir bekleyişin son bulması istemsiz bir gülümseme kondurmuştu dudaklarıma.

Bunlar hissettiğim inatla toprağa gömdüklerimdi.

Bahçeye ilk adımımı attığımda tatlı bir samimiyet gözle görülür bir şekilde beni karşılıyordu. Etrafta çınlayan kahkahaların gerçekliğinden samimiyetin önününüz de belirdiğini görebilirdiniz. Burada ki ortam ve sohbet dahaca aralarına katılmama rağmen samimiyeti çağrıştırıyordu.

Geniş bahçenin sağ tarafında büyük gövdeli ağacın altında uzun bir masa vardı. Beyaz örtünün üzerinde ki çeşit çeşit yemekleri görebiliyordum. Sol tarafta bir çardak vardı.Orada yapılan güzel kahvaltıları, sohbetleri hayal edebiliyordum.

Çardağın çaprazında ise başka bir büyük gövdeli ağaca asılı salıncak vardı. Salıncaklar küçük çocukların kalplerinde yara açabilen aynı zamanda mutlu eden şeylerdi.

Filmlerde gördüğüm hayalini bile kurmadığım bir anı yaşıyor gibiydim.

Masanın biraz ilerisinde, çardağa yakın yerde büyük mangal duruyordu. Arda bir yandan sigara içiyor bir yandan etleri kızartıyordu. Yanında o gece gördüğüm adam vardı. Orta yaşlarda, uzun boylu ve buradan gördüğüm kadarıylada büyük bir burunu vardı.

Adam giydiği mavi gömleğinin önündeki birkaç düğmeyi açmış ve gömleğinin kollarını kıvırmıştı. Arda'ya bir şeyler anlatırken kollarıyla sürekli bir şeyleri anlatmaya çalışırken elindeki bardakta onunla birlikte sallanıyordu.

Bir anda adımı işittiğimde ürkmeden edememiştim. Yan tarafıma baktığımda Berat yemek masasının kenarına oturmuş bana gülümsüyordu.

"Derin haydi gel buraya. Dikilme orada."Berat'a baktıktan sonra tekrar Ardaya baktım. Yanında ki adamla birlikte bana bakıyorlardı. Yüzünde ki yumuşak ifadeyi seçebiliyordum. Çisem koluma girdiğinde, gözlerimi onlardan çekip Çiseme döndüm.

"Haydi gel seni Kaanın annesiyle tanıştırayım. Masada babası ile tanışırsın. O tarafa pek gitmek istemiyorum." Dedi sonra omuz silkti.

"Üstümün et kokmasını istemiyorumda."Ona kafamı salladım. Beni masaya çektiğinde çocuklara ikram yapan kahvrengi çiçekli bluz giyen kadına baktım. O gece ki kadındı. O geceki salık saçlarını bu sefer enseden topuz yapmıştı ve perçemlerini yana yatırmıştı. Etrafa gülücükler saçıyor ve çocuklarla konuşup servis yapmaya devam ediyordu. Kafasını kaldırıp bize gülümseyerek baktı.

"Sen şu meşhur Derin misin yoksa? Herkes sabahtan beri senden bahsediyor. Özellikle de Burak."Son kısmı Burak'a bakarak söylemişti. Burak sırıttı.

MUHTAÇ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin