Güçlü esen bir rüzgara kapılmıştım. Bedenim de kasırga kopmuş, kalbimin sayfaları artık yok olmuştu. Kalbimin, zamanla birlikte durduğunu hissettim. Zihnim, bedenimdeki titremeyle düşünmeyi bıraktı. Usulca kafamı kaldırıp ona baktım. Ne yapacağımı ne söyleyeceğimi merak ediyordu. Gözlerinden bunu rahatça seçebiliyordum. Zaman ve mekan yeniden anlam kazandı. Cümlelerim kalbimin altında ezilirken ne diyeceğimi ben de bilmiyordum. Ben bir şey demeyince beni sıcak gövdesine çekti. Çenesini kafam koyduğunda kokusuna ait topraklardaydım.
"Bunun için özür falan dilemeyeceğim küçük. "Dedi. Özür dilemesini beklemiyordum. Kalbim sesine tekrar alışmaya çalışıyordu.
"Çünkü doğum günü hediyemdi."Kendinden emin çıkan sesi beni utandırıyordu. Kafamı gövdesine daha çok gömdüm. Eğer gövdesi bir oyuk gibi yarılsaydı oraya girebilirdim.
"Utanmana gerek yok. Eninde sonunda kafanı oradan çıkaracaksın."Dedi. Alaycı sesinin yanı sıra mutlu olduğunu hissetmiştim.
"Benimle hep inatlaşan, dik dik bakan mavilerini göremiyorum."Sıkıca sardı beni. Ağacın köklerinin toprağı sarması gibiydi. Ya kuruyacaktık ya da daha fazla kök salıp yeşerecektik.
"Esirgeme onları benden. "Beni gövdesinden uzaklaştırıp sıcak elleriyle çenemi hafifçe yukarı kaldırdı. Elleri yeni bir masalı anlatmak için iş birliği içindeydi.
"Bir şey söyle. "İstemsiz gerginliğimden dolayı dudaklarımı ısırdığımda gözleri gözlerimden dudaklarıma doğru yolculağa geçti. Bir süre önce hüküm sürdüğü yere baktı. Tekrar bana baktığında zihnimde ki kelimelerle bir bütün oluşturdum.
"Doğum günün kutlu olsun. "Sesim tirtrerken söyleyebileceğim en mantıklı şeyin bu olduğuna ikna olmuştum. Güldü.
"Bu da bir şey en azından. "Beni gövdesine çekip koltuğa uzanmamızı sağladı. Sıcak elleri soğuk ellerimi tutuğunda yeni bir gün doğmuştu.
"Küçük... "Dedi. Sessizliğimiz uykunun iplerine dolanmaya başladığında konuşarak o ipi söktü.
"İnsan bazen susarak çok şey anlatır."Dedi. Elleri ellerimle oynuyordu. Sesinin tınısı masalları güzelleştiriyordu.
"Ve insan, bazı sessizliği rahatça kendisine göre yorumlar."Elleri açık saçlarımı bulduğunda gün doğumu oraya ulaştı. Bu yeni bir gün yeni başlangıç demekti belki de. Zihnimdekileri zincirledim. Daha sonraya bırakıp ana odaklandım.
"Ben de her şeyi kendi istediğime göre yaptığım için suskunluğun bana olumlu şeyler fısıldadığını hayal ediyorum."Bana baktı. Ben ise önüme bakıyordum.
"O zaman iyi ki doğdum. " Tekrar güldü. Titreyen gövdesiyle birlikte ben de titremiştim. Yeşil bataniyeyi üzerimize örttüğünde masallar üzerimize örtüldü. Kökler kurumak ya da yeşermek için zamanın ilerlemesi bekledi. Uykunun ipleri içimdeki heyecana kapılıyordu ve bir türlü kesilmiyordu. Bu gece bunların yaşanacağını hiç düşünmemiştim. Ama o belli ki hayal etmişti. Çünkü onun isteği buydu. Ben ne hissetmeliydim bilmiyordum.
Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözleri kapanmıştı. Huzurlu görünüyordu. Düzenli nefes alış verişini yeni fark ediyordum. Uykunun ipleri onun için çoktan kesilmiş ve huzura doğru yollamıştı. İçimde eve daha yakın olmamı isteyen his beni kokusunun izini sürmeme teşvik etti. Kafamı gövdesine güzelce yerleştirip elimi kaslı gövdesine koydum. Kokusu dolarken içime düzenli nefesleri ipleri kesmiş beni uykunun kollarına bırakmıştı.
Dört ocak gecesinde fırtınalı bir kar yaşanmış izlerine ertesi sabaha bırakmıştı. Dışardaki kardan dolayı yayılan beyaz ışık, salona sızdığında zihnim dün olanları düşünmem için karşıma dikilmiş beni uykudan uyandırmıştı. Yanımda olan boşluğu beklemiyordum. Uyandığımda o gövde de olacağımı düşünmüştüm. Belki de öyle istemiştim. Yeni uyanmışlık hissiyle etrafa bakarken odaya Kann'ın salona girmesini kesinlikle beklemiyordum. Kapının pervazına yaslanmış gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHTAÇ (TAMAMLANDI)
RomanceVar olmak sahip olduğum en büyük acıydı. Doğmak kaderim, sevgisizilik ise gerçeğimdi. Bana gerçeğimi anlatan, hüzünlü masalları dinlerken kuvvetli bir rüzgar esti. Rüzgar yeni bir masalı sıcak elleri ve güzel kahverengi gözleri getirdi bana. Karş...