5. Bölüm: "Ölene Dek Dostuz."

288 28 5
                                    

Kulübeye girdiğimde kapıyı kapatıp kıyafetlerimden kurtuldum. Mayoyu giymek için acele ediyordum, hem heyecanlı hem de sabırsızdım. İşim bittiğinde nasıl göründüğümü merak ediyordum fakat kulübede ayna olmadığı için bunun cevabını sadece arkadaşlarımın tepkisinden öğrenebilirdim.

Yine de el yordamıyla abes bir yerimin açıkta kalıp kalmadığını kontrol ettim. Üst kısmı göğüslerime iyice oturttuğumdan emin olunca dışarı çıkmaya hazırdım artık. Kapıyı aralayıp başımı uzattım. O anda içimdeki dişi şeytan beni gıdıkladı ve ağzımdan şu kelimeler döküldü. "Hazır mısınız?"

Kızlar sabırsızlıkla el çırparak bana baktılar. "Hadi ama! Ağaç olduk burada." Bakışlarım erkek arkadaşlarımıza kaydı. Ammar'ın başı önündeydi, benimle ilgilenmiyor gibi dudaklarını kemiriyordu. Huzeyfe elleri belinde uzaklara dalmıştı. Siraç ise kollarını göğsünde kavuşturmuş doğrudan bana bakıyordu. Onların sabırsızlanması tuhaf olurdu zaten. Bu yüzden içimden onları tebrik ettim. Aramızdaki mesafeyi ne güzel koruyorlardı.

"Tamam." dedim kapıyı ittirirken. "Çıkıyorum." Kapı ardına kadar açıldığında hepsinin bakışları bendeydi. Bunu fırsat bilen içimdeki ufak ego kabardı ve bir aktris edasıyla kulübenin basamaklarından indim. Nûra ağzı açık bir şekilde beni süzdü. "Ecrin! Bu kadar yakışacağını tahmin etmemiştim!" Lalezar onu onayladı. "Kesinlikle." Onlara minnettarca gülümsedim. Sonra Ammar'a baktım. Benim ondan bir tepki beklediğimi anlayınca toparlanıp bakışlarını yüzüme tırmandırdı. "Şey... Harika görünüyorsun." Siraç'a döndüm. Gülümsedi. "Ne diyebilirim ki? Benim Zifirime her şey yakışır." "Yaa, çok teşekkür ederim." dedim ağzım kulaklarımda. Her zamanki gibi çok tatlıydı.

Bakışlarımız Huzeyfe'yle kesiştiğinde diğerleri klübede üst değiştirmek için sıraya girmişti. Bana ruhsuzca baktı. "Huzeyfe... Söyleyecek bir şeyin yok mu? Arkadaşın ilk defa mayo giyiyor." dedim başımı yana yatırarak. Gözlerini hızlıca üzerimde gezdirip dudaklarını araladı. "Büyüyorsun, velet." Gülümsemem yüzümde yavaşça dondu. Kulaklarım duyduğum şeyi idrak etmeye çalışırken kapıldığım tuhaf hisle kurumuş dudaklarımı yaladım. "Ne demek istiyorsun?" Sesim oldukça kısık çıkmıştı.

Tüm grup kulübenin etrafına doluşmuş kendi aralarında esprileşiyorlardı. Bizden haberleri yoktu. Huzeyfe cevap vermedi, hafifçe sırıttı. Yüz ifadesi tıpkı, "Anlayamayacak kadar aptal mısın?" der gibiydi. Bocaladım ve kendimi öyle hissetmeme engel olamadım. Huzeyfe tek kelime daha etmeden yanımdan ayrıldı. Neye uğradığımı şaşırmışça arkasından baktım.

Az sonra Lalezar ve Nûra da bikinilerini giymiş bir halde sahile yanaştılar. Ayağa kalkıp istemsizce onları süzdüm, onlar da son derece çekici ve zarif görünüyorlardı. Nûra'nın bikinisi bordo gri çizgilerden oluşuyordu ve askıları siyahtı. Alt kısmın kenarları da siyahtı. Lalezar ona göre daha cıvıl cıvıl bir hava estiriyordu. Onunki buz mavisiydi ve kenar kısımları beyaz fırfırlarla doluydu.

"Kızlar çok hoş olmuşsunuz." dedim kendimi tutamayıp. Lalezar kıkırdayıp teşekkür ederken Nûra arkamızı dönmemizi söyleyerek bizi çekiştirdi. "Şuraya bakın!" dedi dudaklarını birbirine bastırarak. Kahkahasını tutmaya çalışıyor gibiydi. Merakla arkamı döndüğümde bütün yüzüm kızardı. Siraç ve Ammar, bu tarafa geliyorlardı. Onlar da hazırdı fakat durumları bizden farklıydı tabii.

"Vay be. Bizim çocukların vücutları bayağı iyiymiş." Lalezar sırıtarak bunu söyleyince bedenimdeki sıcaklık arttı. Şu an çıplak sayıldığım için tüm vücudumun ürperdiğini en net şekilde hissediyordum. "Sana ne oluyor Ecrin? Sarsılmış gibisin." diyen Nûra ile kızlara döndüm. "Sorun ne?" dedi Lalezar ilgiyle. "Daha önce hiç çıplak erkek görmedin mi?" Utançla başımı iki yana salladım. "Şu ana kadar... Gördüğüm ilk bedenlerin arkadaşlarıma ait olması, biraz iğreti bir durum." "Boşver kız." dedi Nûra kolunu omzumdan geçirip. "Bu bir sorun değil."

SAHRA YANGINLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin