23. Bölüm: "Neredesin Lalezar?"

117 10 0
                                    

Dün, Lalezar ve Ammar'ı arkamda bırakıp evden çıktığımda, onlara karşı daha önce hiç böyle hissetmediğimi fark etmiştim. Açıkçası, onlardan soğumuştum. Maalesef. Bu durum düzelir miydi bilmiyorum ama, hiç de vazgeçmeye niyetli gibi durmuyorlardı. Yaptıkları şeyden zerre utanmıyorlardı ve üstüne üstlük benden hatalarını örtbas etmemi istiyorlardı.

Onları diğer arkadaşlarımıza anlatıp çekiştirmek gibi bir derdim yoktu asla. Ama hiçbir şey yokmuş gibi davranıp bu illegal ikiliyi korumak da vicdanımın hoşuna gitmiyordu. Hiç bilmeseydim, kesinlikle daha iyi olacaktı. Çünkü bu durumda bilmem hiç bir işe yaramıyordu. Ammar'ın ne kadar sert konuştuğunu hatırladım. Oyuncağı elinden alınırsa ortalığı velveleye verecek kadar hırçın bir çocuğunki gibiydi öfkesi. Her zaman mantıklı, sakin ve diğerlerine nazaran on kat olgunluktaki Ammar...

Lalezar'ı bu işe bulaştıran da oydu zaten. Salak arkadaşım da hemen ona uymuştu. Lalezar'ı böylesine tehlikeli bir girişime ikna etmek için ne yapmıştı acaba? Aralarında saçma bir elektrik hissetmiştim nedense. Ben Ammar'ı, Lalezar'ı huzursuz ettiği için azarlarken, Lalezar tam olarak Ammar'ın tarafında olduğunu belli etmese de, benim yanımda da olmamıştı. Tarafsız görünmeye çalışmıştı ama Ammar'ın ona asılmasının hoşuna gittiği bariz ortadaydı.

O anı yaşarken Ammar'a hediye ettiği tokata rağmen.

Anlamıyorum. Ammar'ın yaptığı hareketin çekici bir yanı yoktu ki. Korkutucuydu. 'Bugün uyuşturucu için yalvaran bir yeni yetme, yarın da başka şeyler için kıvranır.' demişti. O anda uyuşturucunun etkisinde olması durumu daha da ürpertici kılıyordu. Lalezar ona vurmasaydı, sadece sözle kalmayıp daha ileri gidebilirdi ve bu Lalezar'ı etkilemiş miydi? Halbuki, Lalezar'ın o anda ne kadar korktuğunu hissetmiştim ben. Şimdi değişen neydi?

Yaz mevsimi çok çabuk geçiyordu, doğum günüme az kaldığında bunu fark etmiştim. Siraç ile olan tartışmamızın üzerinden bir hafta geçmişti ve ağustos ayını yarılamıştık. Grup evine eskisi kadar sık gitmiyordum artık. Bana anlamsız geliyordu nedense. En yakın arkadaşım Siraç tarafından yüreğim sebepsiz yere epey hırpalanmıştı. Ayrıca Ammar ve Lalezar'ın boynuma taktığı ağır sırları vardı. Bu yüzden hevessizdim.

Salonda düşüncelere dalmış vaziyette boş boş oturuyordum. Üzerimde hâlâ pijamalarım vardı. Güne başlamayı kabullenememiş gibiydim. Annem salon kapısında belirene kadar, duvarları süzmeye devam ettim. "Ecrin, arkadaşın seni görmeye geldi." dedi annem. Onun arkasındaki Nûra'yı fark edince ister istemez gülümsedim. Nûra yanıma yerleşirken annem gitmişti.

"Ne bu halin?" dedi ufak bir şokla. "Seni hiç bu kadar pasaklı görmemiştim, Ecrin. Kesinlikle bir sorun var, değil mi?" Yorgun gözlerle ona baktım. "Hayır tabii ki. Herkes zaman zaman hayata karşı böyle miskin hissedebilir değil mi? Sadece tembellik yapmak istedim." Ama Nûra söylediklerimle yetinmek istemiyor gibiydi. "Gerçeği söyle lütfen. Salak olmayan herkes sendeki garipliği sezebilir."

Pes etmeye karar verdim. Nûra'dan saklamanın anlamı yoktu. "Siraç ile kavga ettik de. Bir hafta önce falandı. Anlaşılan size söylememiş. Hoş, söylemesini de bekleyemem, insan kendi suçunu durduk yere başkalarına itiraf eder mi hiç?" dediğimde Nûra'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Hiç bilmiyordum." Kafamı salladım. "Evet, bu normal. Zaten etrafta kimse yokken oldu. Evde sadece ikimiz kalmıştık, ona selam verdim ve her zamanki gibi soğuk olduğunu görünce dayanamayıp patladım. Belki onu biraz sıkıştırdım ama yine de başından beri suçlu olan oydu." Nûra anladım, dercesine kafasını salladı. "Siraç bugünlerde hepimize karşı biraz soğuk. Bunun farkındayım ama, sana karşı daha da sert sanki."

Yavaşça ellerimi tutarken gülümsedi. "Boşver, şimdilik onu dert etme. Söyleyeceğim şey biraz da olsa keyfini yerine getirir eminim." Oturuşunu değiştirirken, gülümsemesi büyüdü. Heyecanlanmış görünüyordu. "Yakınlarda bir Lunapark açılmış. Ben de kafa dağıtmak için gideriz diye düşündüm." dedi. "Lunapark mı? Biraz geç kalmamışlar mı, yaz bitmek üzere." Göz devirmiştim fakat bu fikir beni cezbetmişti içten içe.

"Orası öyle ama, yine de bununla avunmamız gerekecek. Ne dersin?" Kafamı gerçekten dağıtmaya ihtiyacım vardı ve bu yanımda biri varken daha kolay olacaktı. Bu yüzden Nûra'ya onayladığımı söyleyip, annemden izin aldım. Kısa bir hazırlanmadan sonra, bahçe kapısından çıkmıştık. "Dur, Lalezar'a da haber vereyim." deyince Nûra, bütün tadım kaçmıştı. Ruhumdaki düğümün yegane sebebi Lalezar ve Ammar'dı ya zaten. Eğer onun da geleceğini bilsem, Nûra'yı en başında reddederdim. Şimdi, onu çağırmayalım, nasıl derdim? Belki de eve erken dönmek için bir bahane düşünmeye başlasam iyi ederdim.

Arkadaşım Lalezar'ın rehberde adını bulup beklemeden çaldırdı. Uzun süre telefona cevap veren olmadı. Öyle ki, ona ulaşamayacağımızı düşündüm. Epey sonra Lalezar'ın sesi karşı taraftan yankılanınca, son ümidimi de yitirmiştim. "Efendim." Başta bu sesin ona ait olduğuna inanamadım. Yorgan döşek yatan bir hastanın sesi gibiydi. "Lalezar, sen misin?" Nûra da bocalamış olmalıydı ki, teyit etmek için sormak zorunda kalmıştı. "Evet? Sesim o kadar mı kötü?" diyen Lalezar, şiddetlice öksürdü.

"Fazlasıyla." Nûra şaşkın bir ifadeyle cevapladı. "Daha dün çok iyi ve enerjiktin, ne oldu birdenbire?" "Hiç sorma ya." dedi telefonun diğer tarafındaki, hasta ses. "Üşüttüm. Gece uyumadan önce buzlu kola gömmüştüm de mideme. Hâlâ içim titriyor." Arkadaşım, dudağını ısırarak tepkisini ortaya koydu. "Çok kötü! Biz de Ecrin'le dışarı çıktık da, lunaparka gidecektik. Seni de çağıralım demiştik ama... Bu halde yataktan çıkmaman daha iyi bence. Sensiz eğlenmemize alınmazsın değil mi?"

Lalezar güçlükle kıkırdadı. "Saçmalama. Bu halde gelsem de hiçbir şey anlamam zaten. Siz keyfinize bakın, başka bir gün üçümüz gideriz." Nûra bunu kabul edip telefonu kapattı. On, on beş dakika yürüdük, ikimiz de sessizdik. Sonra lunaparkın direkleri göründü. İçeri girdiğimizde, arkadaşım içecek bir şeyler almayı önerdi. Sonra da bazı oyuncaklara bindik. Ama nedense ikimiz de çok ruhsuzduk. Ben, sırf Lalezar gelemedi diye Nûra'nın bu kadar üzülmesine şaşırmıştım. Sonuçta kız, battaniyelerin arasında karın ağrısıyla boğuşuyordu. Keyfi bir sebepten dolayı reddetmemişti ki.

"Nûra." dedim onun bıkkın yüzünü seyrederken. "Lalezar'a biraz fazla üzüldün herhalde. Yoksa başka bir şey mi var?" Sesimi duyunca irkilip toparlandı. Yüzünde derdini anlatmayacak gibi bir ifade vardı ama kelimeler dudaklarından döküldü. "İçimi bir kurt yiyor." İçini çekti. "Lalezar için endişeliyim. O kolay kolay hasta olmazdı. Eğer oluyorsa da, yanında olmalıyım." deyiverdi.

"Evine mi uğramayı planlıyorsun?" "Evet, ağır hasta olduğuna göre grup evinde olamaz değil mi?" dedi. Kafamı salladım, haklıydı. Toparlanıp, geri dönmek için yola koyulduk.

Lalezar'ın evinin önüne geldiğimizde Nûra parmağını zile uzattı. Kapının açılmasını beklerken gergindi. Lalezar'ın annesi Vildan teyze kapıyı açıp bizimle karşılaştığında şaşırdı ama hemen gülümsedi. "Hoşgeldiniz kızlar." Ben onun nezaketine cevap verirken, Nûra hemen konuya girdi. "Vildan teyze, Lalezar'ı görebilir miyiz iki dakika?" Vildan teyze, "Lalezar mı? Ben de size onu soracaktım. Sabah erkenden dışarı çıktı, sizle beraber olduğunu sanmıştım." deyince ikimiz de küçük sayılmayacak bir şok geçirmiştik. Durumu kurtarmaya çalıştım. "Aa, öyle mi Vildan teyze? Bizimle değil ama onu hemen buluruz. Yüksek ihtimalle, sahildeki parka gitmiştir, hep yaptığı gibi."

"Teşekkür ederim, Ecrin. Karşılaştığınızda bana haber verin olur mu? Sabahtan beri gerginim." dedi Vildan teyze. Çok belli etmese de paniklediğini hissetmiştim. "Merak etme Vildan teyze, şimdi gidiyoruz." Yerinde taş kesilmiş Nûra'yı dürtükledim. Parka doğru giderken Nûra hâlâ kendine gelememişti. Aslında ben de iyi değildim. Lalezar'ın bir şeyler çevirdiği ve bunun için bize yalan söylediği ortaya çıkmıştı.

Aklıma gelen şeyle adımlarım durdu.

Lalezar'ın beyaz toza bulanmış parmakları belirdi hayalimde. Kafasını geriye atıp hızlı hızlı soluması, dağılmış saçları, zemine sere serpe uzanışı...

Yanında Ammar da olmalıydı. Onu bu kuyuya çekip kendi kirine boyayan iblis...

Onu affedebileceğimi sanmıyordum.

SAHRA YANGINLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin