Kadına o kadar öfkelenmiştim ki o hırsla bütün evi dört günde değil, dört saatte cilalamıştım resmen. En son holün zeminini süpürdükten sonra halıları serdim ve temizlik malzemelerini yerlerine koydum. Ferhunde teyze ise bu esnada televizyon izliyordu. Dizisi mi ne varmış. "Bitti." dedim soğukça. İnanmayan gözlerle baktı. "Bitti mi? İyi de daha..." Saate bakıp devam etti. "Dört saat on dakika olmuş."
Omuz silktim. "Evini boydan boya yaladım resmen. O denli temiz oldu. Başka ne isterdin?" İstemesem de sesim alaylı çıkmıştı. "Tamam tamam, fazla konuşma." dedi miskince yerinden kalkarken. "Görelim bakalım, dediğin kadar temiz mi?" Çekmeceyi karıştırıp gözlüğünü buldu. "Düş önüme." Sesi içimi tırtıklamıştı. Sabır diler gibi göz devirdim. Ferhunde kadın, gözlüğünü takıp yerlere eğile eğile her tarafı kontrol etti ve en sonunda bana döndü. Yüzünde üzgün bir ifade vardı. Aradığı açığı bulamamıştı sanırım. "Tamam git." dedi biraz duraksadıktan sonra.
"Anlaşma anlaşmadır, bunun farkındasın değil mi? Bak, ben annemin evini bile bu kadar silip süpürmemişimdir. Hepsini sırrımızı saklaman için yaptım, gururumu ayaklar altına aldım. Sen de lütfen üstüne düşeni yap ve bizi ele verme." Ayakkabılarımı giymeden önce ona son bir nutuk çekmeye kararlıydım. "Aksinin adilik olduğunu biliyorsun değil mi?" diyerek sözümü noktaladım. "Anladım, yeter. Hadi git artık." dedi elini savuşturup. Ben de daha fazla oyalanmadan çıktım ve bahçe kapısına yürüdüm.
Her yerim ağrıyordu. Okula gittiğim için annem beni pek işe boğmazdı. Bazen yardımcı kadın bile çağırırdı. Benden en fazla bulaşık makinesini doldurmak veya boşaltmak gibi şeyler isterdi. Ama şimdi hayatımda hiç çalışmadığım kadar çalışmış, bugünümün tüm enerjisini tüketmiştim. Hepsi ailelerimize ispitlenmemek uğrunaydı. Ferhunde kadın, sözünün eri bir insan mıydı, bilmiyordum. Ama en azından elimden geleni yapmıştım. Grup evimize gidip orada olanlara işimin bittiğini haber vermek istedim ama bu yorgunlukla bunu yapamazdım. Düşünebildiğim tek şey bir an önce eve varıp kendimi yatağa atmaktı.
▪
Gece derin bir uyku çektim, o gün Ferhunde kadının evini cilalamaktan başka hiçbir şey yapamamış sadece zar zor yemek yemiştim. Annem halsizliğimin sebebini sormuş, ben de kızlarla çarşıda fazla yürüdüğümüz için yorgun olduğumu söylemiştim. Araya sıkıştırıp önümüzdeki beş günü yurttaki bir arkadaşımla geçirmek için izin istemiştim. Çok şükür ki, kabul etmişti. Nihayet sabah olduğunda kendime gelebilmiş ve Huzeyfe'yi arayıp işimin bittiğini söylemiştim. O da Ammar'ı haberdar edeceğini söyleyip hazırlanmamı istedi. Kamp için yola bugün çıkacaktık. Bunu öğrenince iyiden iyiye heyecanlandım.
Hepimiz farklı saatlerde çıkacaktık, başta buluşma noktası olarak sahilde kiraladığımız teknenin yanınını seçmiştik fakat dikkatli düşününce grup evimizde bir araya gelmenin daha güvenli olduğunu hissedip ilk seçeneği fes etmiştik. İhtiyacım olan eşyaları sırt çantama yerleştirdim ve anneme çıktığımı söyleyip evi terk ettim. Allah'tan beni geçirmeye gelemeyecek kadar meşguldü. Bu sayede sırt çantamı da fark edememişti. Her zamanki yoldan giderek grup evimize ulaştım ve anahtarımla kapıyı açtım.
Kızlar henüz gelmemişti, içeride sadece Ammar, Siraç ve Huzeyfe vardı. Geldiğimi görünce bana baktılar. "Hoşgeldin, kahramanımız süper kız." dedi Huzeyfe. Kıkırdadım. "Ben sizi kurtarmıştım değil mi?" dedim yalandan bir kibirle. "Sana borçlandık." diyen Siraç haftalar sonra anca yüzüme bakmıştı. Buna şaşırsam da belli etmeden gülümseyip boş bir koltuğa oturdum. "Yok ya, ne borcu." Ammar da yanıma oturmuştu. "Büyük bir evi temizlemek için dört saat çok az bir süre. Seni gerçekten kızdırmış olmalı." dedi ciddice. "Ya, sorma. Resmen gururumu ayakladı. Kirli bir yer bulamayınca yüzünün büründüğü ifade öyle komikti ki, görmeliydiniz!" dedim kıkırdayarak. "Tahmin edebiliyorum." diyen Huzeyfe gülüşüme eşlik etti.
Elimi birinin tuttuğunu hissedince yanımdaki Ammar'a baktım. Parmakları iki elimi de birden kavramıştı. Ne yaptığını anlamadığıma dair bir bakış attım gözlerine. "Bu eller..." dedi ağır bir tonla. "Bu eller, hepimizi, dahası yılların emeği olan evimizi korumak için saatlerce çalıştı." Göz devirerek, "Abartma. Sadece dört saat içinde hallettim." dedim. İçten içe Ammar'a mana vermeye çalışıyordum. "Onları öpeceğim." deyince kaskatı kesildim. "Ne dedin?" diye sesimi yükselterek işi şakaya vurmaya çalışsam da başaramamıştım. Ellerimi dudaklarına yaklaştırınca ciddi olduğunu anladım. "Ne yapıyorsun, Ammar?" Bu kez sesim öylesine kısık çıkmıştı ki, ben bile zor duymuştum.
Ammar beni tınlamadan parmak uçlarıma yumuşak öpücükler kondurmaya başladı. Bu beklemediğim hal karşısında acemice yutkundum. Oldukça zor durumda kalmıştım. Huzeyfe soğuk bir bakışla bizi süzdü. O da doğru bulmamıştı Ammar'ın yaptığını. "Tamam. Yeter bu kadar Ammar." dedi en sonunda. Sesi çok sertti. "Rahat bırak kızı." Bu ikaz üzerine Ammar ellerimi bırakıp önüne döndü. Hepimiz sessizdik. Bana teşekkür etmek istemesi normaldi, fakat bunun başka bir yolu yok muydu sanki?
Ne kadar yakın arkadaş olsak da, kabul etmek istemesek de, bizi ayıran şeffaf bir duvar vardı. Bu duvarın adı cinsiyetti. Bu sebeple birbirimize hemcinslerin davrandığı gibi davranırsak, işte böyle problemli, ne olduğu anlaşılmayan hisler çıkıyordu ortaya. Ammar benim kardeşimdi. Hepsi benim kardeşimdi. Onları erkek olarak görmüyordum fakat fazla yakın temasta ben istemesem de zihnim öyle algılıyordu. Bu yüzden kendimden tiksiniyordum fakat bu elimde olan bir şey değildi.
Neyse ki Huzeyfe araya girip beni bu durumdan kurtarmıştı. Herkesin toplanması için ikindiye kadar burada beklemeliydik. Nura'nın gelmesine iki saat vardı. Lalezar'ın gelmesine ise daha fazla. Yine de problem değildi. Telefonumla uğraşmak zamanın nasıl geçtiğini unutturabilirdi bana. Gözlerim diğerlerine kayınca hepsinin aynı şeyi düşündüğünü anladım. Onlar da telefonlarını eline almıştı.
Gözlerim ekrandaki yansımama daldı, ben de zihnimi kemiren fareyi serbest bıraktım. Erkek arkadaşlarım, anlam veremediğim davranışlarını arttırmıştı. İlk başta Siraç'ın dokunuşlarına maruz kalmıştım, sadece saçımı okşamasını istemiştim ama o dudaklarıma kadar ilerlemişti. Evet, pişman olmuştu ama yapmasa daha iyiydi. Şimdi ise bana yanaşmıyor, yüzüme bile bakmıyordu. Her halükarda garipti işte.
İkinci olarak, Huzeyfe plaj gününde beni gereğinden fazla süzmüştü. Neredeyse çıplak olduğum için bunu masum tarafa yormam mümkün değildi. Ama sonra hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlığımıza devam etmişti, Siraç gibi kendini çekmemişti. Ben de üstelememiştim ve bu konu da bir şekilde kapanmıştı. Ama şimdi, en beklemediğim kişi, grubun en aklı başında olanı Ammar oldukça absürt bir tavırda bulunmuştu. Hadi, minnet borcuyla elimi öptü diyelim, bunu o kadar yabancılamazdım. Zira ailemin fikirleriyle yoğrulmamıştı zihnim.
Ama Ammar bir kere öpüp bırakmamıştı işte. Hareketleri çok şüphe çekiciydi. O kadar yumuşak ve yavaştı ki öpüşü, işkillenmemem mümkün değildi. Bu konunun da mı üstünü örtüp, unutacaktım? Bu haller artık sıkmaya başlamıştı. Hep böyle mi olacaktı? Bana karşı cins gibi davranıp, sonra hiçbir açıklama yapmadan arkadaşlığımıza devam edecekler, biraz zaman geçince aynı tuhaflıkları sergileyeceklerdi?
Beni iki arada bir derede bırakmaları hiç hoş değildi. Bu onlar için sorun olmasa da maalesef benim için epeyi devasa bir sıkıntıydı. En yakın dostlarımın bana farklı hisler uyandırabilecek şekilde yaklaşmaları beni rahatsız ediyordu. Ben kızdım ve hislerim daha kuvvetli, ruhum hassastı. Bana kafamı karıştıracak şekilde davranmalarını istemiyordum.
Bu yıl, gruplaşıp özel bir dostluk evresine girişimizin sekizinci yılı olacaktı. Daha önce aramızda hiçbir sorun çıkmamıştı. Üç erkeğin garip davranışları bu yıl yani toplasam iki aydır başlamıştı.Kampa gittiğimizde üçüyle de tek tek konuşmaya karar verdim. Bana karşı farklı bir şeyler hissediyorlarsa öğrenmeliydim. Ama bunu doğrudan sormaya da çekiniyordum. Ya yanlış anlamışsam veya büyütmüşsem? Yine de risk almak pahasına bile olsa irdelemek daha iyiydi. Yoksa öbür türlü, sürekli içim içimi yiyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA YANGINLARI
ChickLitEcrin, dindar bir ailenin kızıdır fakat düşünce tarzı ve fikir yapısı anne babasından tamamen farklıdır. Ailesi onaylamasa da oldukça cüretkar bir hayat sürmektedir. Çocukluktan beri arkadaş olduğu Nûra ve Lalezar da onun kafasındadır. Sahabe isimle...