3

9.8K 753 122
                                    

Draco tekrar Hogwarts'taki yatakhanesindeydi.

Aptalca bir hisle pencereye yürüdü, elleri titrerken camı açtı. Sadece gökyüzüne bakacaktı! Sadece evde düşündüğü gibi, Hogwarts'ın gökyüzü evininkinden güzel mi diye bakacaktı! Titreyen ellerine gülerken pencereyi sonunda açabildi.

Hiçbir zaman hayal ettiği gibi bir çocukluk yaşayamadığını biliyordu ancak böylesine basit bir şeyde bile elleri titriyordu. İlk kez kendi kendine bu kadar saf hislerle heyecanlanıyordu, hem de sonunda kimseye pusu kurmak, zorbalık etmek için plan yapmıyordu.

Sadece basit bir pencereyi açmak için, elleri daha önce hissetmediği kadar saf bir heyecanla titriyordu.

Gülerek açtığı pencereden kafasını uzattı. Işık saçan güneşe rağmen hava soğuktu, gökyüzündeki bulutlar hayal ettiği gibiydi. Böylesi bir şeyi hayal etmeyeli çok oluyordu.

Kesinlikle bu gökyüzü evindekinden daha güzeldi.

Yaklaşan seslerle tekrar içeri girdi, pencereyi örterken yatakhanesinin kapısı açıldı. Draco yürüyerek yatağına oturdu, içeri girenler kendisini gördüklerinde duraksadılar.

Draco sakince onların gülüşmesinin azalmasını izledi. Konuşmaları aralarında kafaları arada kendisine dönüyordu. Draco üzerini değiştirmek için kıyafet bakmaya başlarken tekrar kapı açıldı. Sonra hemen yanında bir ses duydu, kafasını kaldırıp Balise'in gülümseyen yüzüne baktı.

"Draco..." diye seslenen çocuğa bakarken ne yapması gerektiğini bilemedi. Yavaşça ayağa kalktığında bir şey yapmasına gerek kalmadan Blaise atılarak kendisine sarıldı.

Draco gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi, kollarını arkadaşının sırtına sardı.

Ona sarılmak konusunda şüpheliydi, tatil boyunca ona gönderdiği mektuplar karşılıksız kalmıştı. Draco onun yaşıyor olduğuna dair şüpheye bile düşmüştü! Şimdi o hiçbir şey olmamış gibi kendisine sarılıyorken, Draco gururunu ayaklarının altına almış gibi hissediyordu.

Bu yüzden sakince onu kendisinden uzaklaştırdı. Blaise kendisine anlamazca bakarken "Mektuplarıma neden cevap yazmadın?" dedi.

Blaise "Özür dilerim!" dedi. "Özür dilerim, izin vermediler. Draco, odamdan çıkmama bile izin yoktu. Neler olduğunu bilmiyordum, korkuyordum. Bunlar geçtikten sonra da yazmaya yüz bulamadım..."

Draco yüzünü ele geçirmek isteyen buruk gülümsemeye izin verdi. İkisi de hala çocuktu, oda cezası verilecek yaşta çocuklardı ama Draco çok uzak olmayan bir zaman önce birini öldürmek zorunda kalmakla cezalandırılmıştı.

Ona kızmadı, sakince omzunu patpatlayıp geri indirdiği eline baktı. Blaise de biliyor olmalıydı, Draco böyle yapmazdı.

Aralarında belki de asla aşılmayacak bir sınır vardı, belki de bu sınır Blaise'in kendisi gibi lekelenmemiş sol koluyla ilgiliydi.

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin