Draco doğrulurken perdeleri aralamak üzere olan Harry'i durdurdu. Sesinin tonunu yavaşlatıp fısıldayarak "Rüya gördün mü?" dedi. "İşe yaradı mı?"
Harry yükseldiği dizlerinin üzerine oturdu, uzaklaştığı yerden yaklaşarak "Gördüm." dedi. "Ama uyanınca burada olduğunu görmek beni sakinleştirdi."
Draco biraz ona yaklaştı. "Rüya gördün, hatta uyandın ve ben uyanmadım mı?"
Harry kafasını iki yana sallayarak sağ elinin baş parmağıyla Draco'nun çenesini okşadı. "Önemli değil, bu senin görevin değildi. Rüya gören bendim, Draco."
Draco çenesindeki ele rağmen kaşlarını çattı. Kendini suçlamaya devam ederek "Burada olmamın sebebi bu." dedi. "Uyanmalıydım. İyi hissetmeni sağlamalıydım."
Harry'nin eli yavaşça aşağı kaydı, Draco istemsizce yutkunduğunda gözleri kendisinin adem elmasını buldu. "Zaten yaptın, bunu yapman için uyanık olmana gerek yoktu. Ayrıca... Burada olmanın sebebi gerçekten de sadece bu mu?"
Eli Draco'nun boynunu yavaşça okşadı, yaramaz bir gülümsemeyle kendisine baktığında Draco nefesinin kesildiğini hissetti.
Hiçbir zaman bu çocukla ilgili bedensel istekleri olmamıştı. O her zaman ulaşılmazdı ve Draco yeterince acı çekiyorken böyle şeyleri umursamıyordu.
Önceki geceye kadar onu çıplak bile hayal etmemişti. Dün geceyse Harry sadece Draco'nun bakmadığını sanarak üzerini giyinmeye yeltenmişti ve Draco yalnızca göğsünü görmüştü. Şimdi geri kalanını hayal etmekten utansa da kendini alamıyordu.
Sadece aptal bir göğsün çıplaklığı ateşini yükseltmemeliydi. Ama hayır, sadece o kadarla sınırlı değildi. Draco rüyası boyunca onun vücudunun geri kalan kısmını görmüştü. Belki de bu yüzden Harry'nin uyandığını hissedip uyanmamıştı.
Tüm gece boyunca, göğsünden karnına ve Draco'nun nabzını hızla yükseltecek kadar daha da aşağıya uzanan ince tüy çizgisini görmüştü. Kavruk tenini, düz karnını, sıkça süpürge kullandığı için eskisinden daha şekilli olan bacaklarını, gözlerinin nasıl acı verici derecede yeşil olduğunu ve Draco'ya böyle baksa ne kadar nefes kesici görüneceğini.
Bunları düşünmek utanç vericiydi, daha önce birini hayal etmiş bile değildi. Şimdiyse dünyanın kurtarıcısının sadece karnını -yanlışlıkla- gördüğü için gece boyunca onu çıplak hayal etmişti.
Dahası, şimdi her şey farklıydı. Artık Draco elini uzatsa ona dokunabilirdi. Harry kendisine dokunabilirdi, tıpkı şimdi yaptığı gibi.
Üzerine giydiği pijama altının kendisine dar geldiğini hissetti. Sadece parmakları kendisinin boynunu okşuyor ve oyunbaz gözleri kendininkilere bakıyor diye sertleşiyor olması utanç vericiydi.
Bunu yapmaya muhtaçmış gibi onun ismini sayıkladı. "Harry..."
Harry'nin yüzündeki gülümseme kıpırdandı. "Draco?" diye sessizce mırıldandı. Draco saatlerce koşmuş gibi nefes nefese kaldığını hissetti, oysa yatakta öylece oturmaktan başka bir şey yapmıyordu. Tekrar, sanki tek yapabildiği buymuş gibi onun adını söyledi. "Harry..."
Harry, parmakları Draco'nun omzuna inerken "Şşt," diye seslendi. Draco tekrar sızlandı.
Sonra Draco'nun pijamasının yakasıyla kısaca oynarken yutkunup "Kahvaltı vakti." dedi. Draco gözlerini onun yüzünden alıp vücudunda gezdirdi, pijamasının kaymış üstünün kapatamadığı karnındaki ince teni ve onun hemen altındaki şişkinliğini gördü.
Gözlerini kapatıp inledi. Onu istemek tamamen farklı bir şeydi ama onun tarafından istenmek bambaşkaydı. Bunu böyle açıkça görebiliyorken, kendisi de farklı bir durumda değilken durmak nasıl mümkün olabilirdi?
Boğuk sesiyle "K-kahvaltı..." diye Harry'i tekrar etti. "Aç mısın?"
Harry elini kendisinin göğsüne indirirken kısaca güldü. "Açsam bile artık değilim."
Gözleri Draco'nun vücudundaki elindeydi. Heyecanlı nefesler veriyordu, karmakarışık saçları yüzünün her yerindeydi.
Draco görünmez bir zevkin vücudunda dolandığını hissetti. Bu sadece Harry'nin kendisine dokunuyor olmasının verdiği histi. Sadece onun parmaklarından akan, sonra Draco'nun göğsünde can bulan bir histi.
Kafasını sallayarak "Ben de." dedi. Sonra eskiden olsa yapmayacağı bir şey yaptı, "Ama gitmeliyiz." dedi.
Harry'nin gözleri sonunda kendisininkileri buldu. "N-eden?"
Draco tekrar onun adını sayıklar gibi "Harry..." dedi. "Da...daha çok yeni ve sonra pişman olmandan korkuyorum."
Harry kafasını sallayıp itiraz edecekken Draco gözlerini kapatıp aceleyle konuştu. "Lütfen bir şey söyleme, itiraz edecek halde değilim. Kalan son mantıklı yanımla konuştum, lütfen hayır deme. Çünkü öyle demeni hayal ediyorum."
Harry kafasının karıştığını belli ederek "Draco..." diye mırıldandı.
Draco saçmalamasını durdurup "Tamam..." dedi. "Aklım şu an olması gereken yerde değil... Hayır, demeni hayal eden bedenim. Geri kalan kısmım durmamızı istiyor. Tamam mı?"
Harry açıkça kabul edetek elini indirdi, Draco titrek bir nefes vererek neredeyse ağzından çıkmak üzere olan itiraz iniltisini susturdu.
"Geri kalan kısmın?"
Derin bir nefes vererek "Evet..." dedi. "Geri kalan kısmım, hisler işte. Aşk gibi..."
Bütünleşen mantıklı bir cümle kuramaması şaşırtıcı değildi, yine de Harry'nin yüzünü aydınlatan utangaç gülümsemeyi görmesi çoğu şeye değerdi.
-
Ehehe... Yine seri bolum atamadim😔✌️ ve bolumu hic begenmedim ama daha cok bekletmemek icin falan...
Htw icin cokkk heyecanliyim ders calisir gibi onume felsefe tasini aldim baka baka bi seyler yazmaya calisiyorum...
Btw kendi kendinden spoiler veren tek geri zekali olabilirim😫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]