Draco uzun zamandır olmadığı kadar rahatsızdı. Aslında bu ilginçti çünkü Draco çoğunlukla rahatsız hissederdi. Ama o an kat kat rahatsızdı.
Blaise isteksiz olsa da kendi grubuyla gitmişti, aslında Weasley'in yanında duruşu ve yüz ifadesi komikti ama Draco gülecek halde değildi. Sonra kendi takımıyla birlikte ne yapacaklarını bilemeden Büyük Salonda bir masanın arkasında dizilmişlerdi.
Draco soldaydı, ellerini kucağında toplamış öylece önüne bakıyordu. Yanında Nicholson kızı vardı, her biri sarının farklı tonu olan kıyafetleri parıldıyordu, uzatıp salladığı ayaklarına bakıyordu. Onun yanında Lovegood vardı, yine bir düşe dalmış olmalıydı. Zaten bu kız çoğunlukla böyle görünürdü, bakışları boşlukta bir yere takılır ve sürekli hülyalı gözlerle dalıp giderdi. En sondaysa Potter vardı. Dizlerine dayadığı dirsekleriyle öylece önüne bakıyordu.
Yani, çok iyi bir grup olmuş sayılmazlardı.
Sonra aniden Nicholson kızı "Aa..." dedi. "Bir şeyler yapmalıyız, en eğlenmeyen takım yarışı olsa kazanırdık..." Draco yanındaki kızda tuttuğu gözlerini istemsizce Potter'a çevirdi.
O Nicholson'a dönmüştü, Draco'nun olduğu yerden bakılınca gözlüklerinin camları parlıyordu. Draco biraz ileri kayıp onun gözlerini görme arzusunu bastırmaya çalıştı, tırnaklarını avuçlarına geçirdi.
Lovegood daldığı düşten uyanmış gibi Nicholson'a dönüp konuştuğunda Draco sonunda gözlerini kıza çevirdi. "Güzel yüzükler yapabiliriz, her binanın rengine uygun taşlarım var... Küpe de yapabiliriz, havuçlu ayakkabılarınla uyan küpeler yaparız."
Potter "Yüzük iyi fikir," dediğinde Draco yutkundu. Uzun zamandır sesini ilk duyuşuydu, en son o kendisini itip bağırırken sesini duymuş olmalıydı.
Nicholson coşkulu sesiyle "Aa... Evet, çok iyi olur! Sarı boncukların da var, değil mi?" dediğinde Draco onlara döndü. Gözlerini kızda daha fazla tutamayarak Potter'a tekrar çevirdi. "Sarı boncukları severim... Sarı taşlardan boncukları ayıklamak biraz zor, sarı parlak."
Onun kendisine bakan gözleriyle karşılaşınca dudakları aralandı, çocuğun gözleri bir anlığına dudaklarına indi. Draco hızla öksürmeye başlarken önüne döndü.
Muhtemelen dudakları oynadığı için bakmıştı, bir anlamı bile yoktu ama Draco'nun aklı onu öptüğü zamanda sıkışıp kalmışken bunu öylece görmezden gelemezdi. Kendisine su uzatan Nicholson'a teşekkür edip birkaç yudum su içti. "Aa... Draco, öylece dururken boğuluyordun!"
Lovegood araya girerek "Hımhımlardan dolayı... Onlar için kolye de yapmalıyız." dedi.
Evet, mükemmel bir grup sayılmazlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]