Draco geç saate rağmen susmayan Blaise'in şikayetlerini dinliyordu. "...Bana meydan okudu, Dray! Ve biliyorsun- bilirsin, satrançta çok iyiyimdir!"
Draco sırt üstü yattığı yatağında sıkkın bir nefes verdi. "O aptala üç kez yenildiğime inanamıyorum! Beni öldür! Öldür!"
Draco ona neredeyse bağırarak "Dileğin birazdan gerçekleşecek!" dedi. Blaise ağlar gibi sesler çıkarttı. "Aptal kırmızı kafanın yüzünde aşağılama ifadesini gördüm... Beni becer!" Draco aniden koluna yapışan çocuktan korkarak doğruldu, kolunu çekmeye çalışarak "Git!" diye bağırdı.
"Becer!" Draco kolunu ondan kurtarıp yatağında geri geri arkaya kaydı. Aceleci tavrı yüzünden yatak örtüsü toplansa da umursamadı, başka bir cümle kurmayarak tekrar "Gitsene! Git!" dedi.
Blaise pes ederek Draco'nun yatağına kendini sırt üstü attı. Draco onun yanına yatmaktan çekinerek kaşlarını çattı. "Geri zekalı..." Çocuk anlamayarak kafasını kaldırıp "Ne oldu şimdi?" dedi. Draco bağırdı. "Neredeyse tacize uğruyordum!" Blaise gözlerini devirip tekrar yatmaya döndü.
Draco bugün giydiği gri hırkasına sarılarak yatakhaneden çıktı, Astronomi Kulesine kadar hızlı adımlar attı. Aklında dönüp duran tek şeyse birdahaki satranç seferinde Weasley çocuğuna para yatırıp Blaise'in kızarmasını izlemekti.
Bunu sanki yapabilecekmiş gibi hayal ederek sırıttı. Sonra kuleye vardı, merdivenleri bitirip hızla daldığı yerde gördüğü çocukla duraksadı. Ağzı aralık kalırken Potter oturduğu yerden kalktı. Sonra elindeki parşömen kağıdını hızla cebine tıkıştırdı, Draco onun ne olduğunu anlayamadı.
Potter "Burada ne arıyorsun?" dedi. Draco kendisini toparlamaya çalıştı, birkaç adım daha atarak ona yaklaştı. "Her gece buraya geldiğimi söylemiştim."
Potter kafasını iki yana salladı, "Birkaç gecedir burası boş." dedi. Draco'nun kalbi hızla atmaya başladı. Yutkunarak "Hala buraya mı geliyordun?" dedi.
Potter kendisine bakarken bir an cevap vermedi, aralık dudakları Draco'nun bir anlık odağı oldu. Sonra gözlerini hemen onun gözlerine geri çıkardı. Çocuk, bir an sonra Draco'yu süzdüğünü oldukça belli ederek "Başka hırkan olmadığını sanıyordum," dedi.
Tamam, konudan tamamen ilgisiz olması önemli değildi. Draco nefes nefese kaldığını hissetti, gözleri onunkilerden kayıyordu çünkü ay ışığında parıldayan teni oldukça göz alıyordu. "N-ne?"
"Öyle söylememiş miydin?" Draco onun tekrar sorduğu soruyla bir adım ona yaklaştı. "Bir daha giymemi istemezsin, diye düşündüm." Potter kafasını iki yana salladı. "İşaretleri okuma konusunda berbatsın."
Draco tekrar "Ne?" dedi. Çocuk biraz kendisine baksa da salak birine anlatıyormuş gibi tane tane konuşmaya başladı. "Sana o hırkayı versiysem bunun bir sebebi vardır, anlıyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]