Draco ilk kez geceyarısı olduğu halde Astronomi Kulesinde değildi. Yüzüne kadar çektiği yorganı, itiraf etmesi zor olsa da, Blaise yüzündendi.
Utanıyordu. O, açıkça Potter'la buluştuğunu söylemişti. Buluşmuyordu! Yani, kuleye çıkma amacı bu olsa da sonuçta o orda olmadığı için onunla buluşmuyordu.
Kuleye çıkmasının amacının bu okduğunu bile kendisine yeni itiraf edebilmişti. Hayatında hiç utanmadığı kadar utanıyordu, yine de şimdi ayak tabanları yanıyor gibi hissediyordu. Hala o kuleye çıkıp onu beklemek istiyordu.
Ama bu yataktan çıkarsa, kendisini beklediğine emin olduğu Blaise gülerek herkesi uyandırabilirdi.
Sonunda o gece sabahı bulduğunda Draco aynı pozisyonda uyandı. Sanki vücudu bile gitmesini istiyor ve hazırda bekliyordu... İçinden Blaise'e bildiği küfürleri tek tek saydı.
Bütün sabahını bunu düşünerek geçirmesi aptalcaydı ama bugün Gryffindor'la ortak dersi yoktu. Kahvaltıya inerken bile akşam yemeğinin özlemini çektiğini hissetti, o genelde kahvaltıya geç iniyordu. Muhtemelen uyanamıyordu ama akşam yemeğini uzunca arkadaşlarıyla gülüşerek yiyordu. Draco hiç inmediği kadar erken saatlerde yemeğe iniyordu.
Ve Blaise de bunu fark ediyordu. Akşam yemeklerinde aptal suratı kendisine bakıp gülüyordu.
Kahvaltı için masaya oturduklarında kendisinin kolunu dürttü, Draco sakin bir nefes almaya çalışıp kendine, bütün insanlar buradayken onu lanetleyemeyeceğini hatırlattı.
"Dray, bunu görmelisin... Sana diyorum, kesinlikle görmelisin." Draco kolunu onun dokunuşlarından çekip gözlerini masasından kaldırdı. Çocuk gözleriyle Büyük Salonun girişini gösterdiğinde sıkkınca oraya döndü.
İlk gözüne çarpan kapıyı tıkayan kalabalıktı, bir kız grubu girişi kapatmıştı ve Büyük Salonun girişi öyle üç kişiyle kapanacak bir giriş değildi.
Sonra onu gördü, diğerlerinin arasından geçmeye çalışıyordu. Draco kaşlarını çattığında sonunda o kalabalıktan kurtuldu, sonra hemen onun arkasından o kız çıktı. El ele tutuşuyorlardı.
Draco onlara Slytherin Masasının en köşesindeki kenarda öylece bakıyorken, Potter, Weasley kızının elini bıraktı. Birlikte Gryffindor Masasına yürüdüler.
Draco gözlerini oturduklarında onlardan çekip masasına geri indirdi. Birkaç yıl önceki dedikodular kulağında dönüyordu, Harry ve Ginny sevgiliymiş, duydun mu?
O kız güzeldi, hem Potter'ın en yakın arkadaşının kardeşiydi. Ateş kırmızısı saçları vardı, gözleri canlı ve güzel bir maviydi. Draco'nun gözleri de maviydi ama o kızın gözleri, kendisininki gibi ölü bir denize değil capcanlı gökyüzüne benziyordu.
Hem güzellikten öte, o savaş boyu Potter'ın tarafındaydı. Beraber savaşmışlardı ve Draco gibi kolunda aptal bir izle işaretlenmemişti.
İyi biriydi, her gece aptal göğe bakma bahanesiyle aptal Astronomi Kulesine çıkıp aptal bir çocuğu beklemiyordu.
"Hey, komik olur diye düşünmüştüm ama tepki bile vermedin?" Draco, Blaise'in sesiyle irkilerek ona döndü.
Ağzı aralanırken diyecek bir şey aradı. Zaten komik, günlerce elimde bir hırkayla uyuyuşum, her gece aynı saatte hiç gelmeyecek birini bekleyişim komik.
Bunu söylemek yerine sakince masadan kalkmayı tercih etti, seslenen Blaise'e dönmeden ve Gryffindor Masasına bakmadan Büyük Salondan çıkıp gitti.
-
Kötü kararlar 🤝 bne
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]