43

5.2K 545 137
                                    

Draco göğsü hızla inip kalkan çocuğa baktı, kendisinin de ondan bir farkı yoktu. Nefesleri düzensizdi, bağırıyorlardı, Draco gözlerini ondan ayırıp başka bir yere bakmayı aklından bile geçirmiyordu.

Onun cevap vermeden öylece beklemesiyle tekrar "Neden yaptın bunu?" dedi. Biraz sonra çocuk yutkunup gözlerini etrafa çevirdi, birkaç saniye bakınıp "G-gitmem lazım." dedi.

Draco endişelenerek kafasını sağa sola salladı. "Hayır, bana cevap vermedin. Neden yaptığını soruyorum."

Potter kendisine aldırmadan birkaç adım attı, Draco giden çocuğa bakıp onun elinde tuttuğu pelerinin yere sürtünen ucunu güçsüzce kavradı. Çocuk bunu hissedip durduğunda Draco "Sorduğun her soruya cevap verdim," dedi, artık bağırmıyordu. "Hepsi de zor sorulardı ama kaçmadım, şimdi sen aynı şeyi yapamıyorsun."

Draco tekrar yutkundu, onun sessiz kalmasıyla artık bir anlamı olmadığını düşünerek elindeki pelerini tekrar bıraktı. Elinden düşen pelerin yere çarptığında sessizlik dolu gecede ufak bir çınlama yayıldı.

Çocuk arkasına dönüp baktı, Draco'nun birkaç adım önündeydi. Draco'ya döndü ama yaklaşmadı, kısık sesiyle "Bilmiyorum," dedi. "Arkadaşın bana aptal planını söylediğinde neden kabul ettiğimi bilmiyorum. Nasıl sorunu cevaplayabilirim? Ben de bilmiyorum ki."

Draco ona bakarak yutkundu. "Ben de biliyor sayılmazdım, sonra uzun zamandır aklımda olan bir şeyi yaptım..." Gözlerini onun dudaklarına indirdi, Potter'ın dudakları aralandı. "Artık her şey daha net."

Çocuk yutkundu, aralarındaki birkaç adıma rağmen onun yüzündeki her ayrıntıyı görebilirdi. Biraz sessizlik oldu, Draco onun cevap vermesini umarak "Tamam, sorun değil." dedi. "Sadece, neden bu senenin başından beri bana hiç olmadığın gibi davranıyorsun?"

Çocuk apaçık bir gerçeği gösterir gibi ellerini uzatıp "Çünkü sen de öyle yapıyordun!" dedi. "Değişmiştin, daha da kötüsü bu hoşuma gitti. Sonra eskiden olduğun aptal fikirlerden kurtulunca aslında o kadar da kötü olmadığını düşündüm. Bunu düşünmemem gerekir, öyle değil mi?"

Draco yutkundu, heyecanla atan kalbini dinlemeden sakince "Bana eskisi gibi olmadığımı söyleyen sensin," dedi. "Peki neden bunu düşünmemen gerekir ki?"

Potter "Çünkü aptal rüyalardan kurtulamıyorum." dedi. Omuzları daha da çöktü, gözlerini gecenin karanlığında gezdirdi. "Şimdi sana kötü davranmak için bir sebebim yok, her şey daha iyi. Hem de çok iyi..." Gözleri kısa bir süreliğine kapandı, kendisini anlatamıyor olmanın zorluğunu yaşıyor gibiydi.

"Ama rüyalarımı kontrol edemem, vicdan azabı çekmeyi engelleyemem." Draco "Vicdan azabı mı?" dedi. "B-benimle iyi anlaştığın için vicdanının sızladığını mı söylüyorsun?"

Potter üzgünce kendisine baktı. "Özür dilerim," dedi. "Şimdi bunu hak etmediğin açık ama her gece rüyamda ölmüş farklı kişilerin, onunla nasıl konuşursun, demesini dinliyorum."

Draco göğsünü sızlatan bir acı hissetti, gözleri hızlıca doldu. Yine de bu sefer güven duyduğu kollara uzanıp kendisini sarmasını isteyemeyeceğini biliyordu. Vicdan azabı çekiyordu, hem de vicdan azabı çektiği için bir de Draco'ya karşı vicdan azabı çekiyordu. "Bu kadar yükü hak etmiyorsun." diye fısıldadı.

Gözünden engelleyemediği damlalar aktı. Ona az önce umarsızca sorduğu soruların cevabının bu olacağını bilemezdi, siktir, onun yanında ne kadar güvende hissettiğini düşünürken onun canını yaktığını bilemezdi.

Potter ilk kez kendisine adıyla seslenerek "Draco," dedi. Draco bunu umursamadan kafasını salladı. "Hayır, hayır..." Burnunu çekti, kendini fazlalık bir çöpmüş gibi hissederken "Ben özür dilerim," dedi.

"Keşke bana söyleseydin, seni böyle zorlamazdım... Hem anneme vicdan azabına rağmen mektup yazdın, bana... B-bana acıyor olmalısın."

Potter hızla bir adım atarak "Hayır-" dese de Draco onu tekrar engelledi. "Hayır, artık önemli değil." Burnunu tekrar çekti, "Bir daha karşına çıkmayacağım, lütfen suçlu hissetme," dedi. "Öyle olmadığını biliyorum, kontrol edebileceğin bir şey değil... İ-istersen eve dönerim."

Potter bu sefer hızla atılırken durdurulmadı, Draco onun gözlerinin dolduğunu görüyordu. Muhtemelen karşısında ağlayan bu çocuğa acıyordu, yine vicdan azabı çekiyordu.

İlk kez kendisi istemeden o sarıldı, kollarını Draco'nun kollarının üzerinden gövdesine sardı. Draco sıkışan kollarını umursamadı. Çocuk tekrar "Hayır," dedi. "Gitmeni istesem annene yazmazdım, gitme."

Draco "Ama yanında da olmamı istemiyorsun." diye fısıldadı. "Sadece yapman gerektiğini düşündüğün şeyi yaptın. Hogwarts'ta iyi olduğumu bildiğin için gitmemi istemedin, bu kadar. Buna farklı anlamlar yükleyen bendim..."

Potter sessiz kaldığında Draco onun kendisine sarılıyor olmanın hissiyatını yaşamak için kendine biraz daha izin verdi. Sonra yavaşça geri çekildi. "T-tekrar buraya gelmeyeceğim, lütfen suçlu hissetme, daha fazla vicdan azabı çekme."

Gözlerinin onun yüzünde gezinmesine izin verdi, şaşırtıcı olmayacak bir şekilde ormanları andıran gözlerinde biraz oyalanırken "Hoşçakal." dedi.

-

Normalde yazdigimin 2 kati uzunlukta bolum,, kesicektim ama yaklasik yirmi bolumdur falan bu geceyi okuyoruz galiba yeter q

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin