Draco hiçbir beklentisi olmamasına rağmen, ya da beklentisi olmadığına kendisini inandırmasına rağmen... Kendisine dönüp bakmak haricinde hiçbir şey yapmayan Pansy'nin arkasından burukça gülümsedi.
O kendisinden daha çok Ölüm Yiyendi! Her şeyin üstüne yemin edebilirdi ki öyleydi. Ama onun kolu aptal bir dövmeyle kirlenmediği için kabul görüyordu. Hem de kendisiyle tek bir kelime bile konuşmadan...
Blaise'in elini omzunda hissettiğinde gözleri doldu. Blaise bile en azından deniyordu, bakışlara aldanmadan Ölüm Yiyenle görülmekten korkmadan deniyordu. Pansy ise kendisini vazgeçilebilir ilk kişi olarak görüyordu.
Masadan hızla doğrulurken kendisine dönen bakışlara aldırmadan çıkışa yürümeye başladı. Kimsenin önünde ağlamama kuralını hiçe sayarak gözlerini sildi, tam o an kapıdan çıktı.
Bahçeye kadar koştu, bir ağacın altına çöktüğünde hırsla sol kolundaki formayı sıyırdı. Soluk dövme gözlerinin önüne serilirken sesli ağlamasını kimsenin duymaması için sağ elini ağzına kapattı.
Sol elineyse öylece bakmaya devam etti.
Arkasından kimse gelmedi, yarın yerini hatırlamayacağı bir ağacın altında saatlerce oturdu. Draco birkaç saat önce gördüğü çocuğa karşı tekrar hırsla doldu.
O kendisine benziyordu ancak yalnız değildi, Draco yapayalnızdı.
Bedel ödüyordu, bedel ödüyordu, bedel ödüyordu... Daha ne kadar sürecekti ve neyin bedelini ödüyordu? Aptal bir çocukken yaptığı zorbalıkların mı? Dumbledore'un ölümünü planlamasının mı, Ölüm Yiyenleri okuluna sokmasının mı?
Dövmesinin üstünü acımasızca kaşıdı, o dövmenin sonsuza kadar orada kalacağını biliyordu, yine de yara izlerinin onu örtmesini istedi.
Sonra bıraktı, formasını tekrar aşağı indirirken ayağa kalktı. Yüzünü beceriksiz elleriyle kuruladı, kırmızı gözlerini kapatamayacaktı ama umrunda değildi.
İyileşecekti, ilk gününü böyle geçiremezdi.
Tekrar okula adımladı, saati hesaplayarak sıradaki dersini buldu. İksir sınıfına yürümeye başladı.
Kapalı kapıyı tıklatarak içeri girdi. Profesör Slughorn kendisine bakakaldığında bu adama bakarak midesinin bulandığını hissetse de "Geç kaldığım için özür dilerim efendim," dedi. "Girebilir miyim?"
Adam elindeki ufak şişeyi masasına bırakarak "Eh, Bay Malfoy, gelin." dedi.
Draco içeri adımlarken Gryffindor'la ortak ders olduğunu unuttuğu için ufak bir şaşkınlığa düştü. Sonra yutkunarak ilerledi, Blaise'in yanının dolu olmadığını görmesine rağmen boş bir masaya oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]