Draco sıkça yalnız hissederdi.
Çoğu zaman, hatta neredeyse her zaman, bundan kurtuluş mümkün değildi. Bu öylece yok edebileceği bir şey değildi, birine ihtiyacı vardı ama kimsenin ona ihtiyacı yoktu.
Yalnızlığını öfkesiyle beslediği her seferde yatağına huzursuz girerdi. Sonunda son birkaç yılda, öfke hissetmedikçe de huzurlu olmadığını anladı. Yıllarca huzursuzluğunun sebebini, içindeki boşluğu öfkeyle doldurmasına bağlamıştı.
Sonra ne yaparsa yapsın eksik olduğunu fark etti, kimse için vazgeçilmez değildi. Daha doğrusu, herkes için ilk gözden çıkarılandı.
Büyük bir yangının ortasında kaldığında kolundan kavrayan çocuk, kendisini süpürgesinin arkasına çekene kadar böyle düşündü. Sonra içinde asla anlam veremediği bir hayranlık oluştu, en öfkeli olduğu, en kıskandığı kişiye hayranlık duydu.
Şimdi sebebini anlıyordu, onun kollarının arasında o kadar güvendeydi ki, kimse kendisini gözden çıkaramazdı. Yüzü onun boynuna saklanmışken hayatında hiç olmadığı kadar güvendeydi, sırtında varla yok arası hissettiği dokunuşlar kendisini her şeyden korurdu.
Gözyaşları dindiğinde ne kadar süre ona sarıldığını bilmiyordu. Eli kendisinin sırtında hafifçe dolaşıyordu, Draco'nun uykusunu getirmeye çalışıyormuş gibi kokuyordu.
Onun kısık sesini hemen yanında duyduğunda irkilerek kapattığı gözlerini açtı. "Onu görmek ister miydin?" Yutkundu, ondan uzaklaşmayacağını belli eder gibi olduğu yere daha da yerleşerek "Kimi?" dedi. Sesi çatallı çıktığında tekrar yutkunup yüzünü buruşturdu. "Teddy'i."
Draco bir an tepki veremedi, onu görmek ister miydi? Ne teyzesiyle, ne teyzesinin kızıyla hiç görüşmemişti. Şimdi sarıldığı çocuğun vaftiz oğlu olsa da, kendisinin bir şeyi miydi? Kuzeni olsa da, gerçekten bir şeyi miydi? "Bilmiyorum..."
Onun kafasını salladığını hissettiğinde "İ-istemeli miydim?" dedi. Potter derin bir nefes aldı. "Bu benim vermem gereken bir karar değil." Draco yine de zorlayarak "Ama merak ediyorum," dedi. "S-sence ne yapmalıyım?"
Onun sessizliğiyle Draco geri çekileceğini sanarak yutkundu. Hala yüzü onun boynundaydı, sesi bu yüzden ona biraz boğuk gidiyor olmalıydı. Draco bu düşünceyle hafifçe gülümsemesini engelleyemedi.
Sonra o çekilmeden "Bir önemi var mı bilmiyorum ama," dedi. "Bence yeni şeyler denemek iyi olurdu."
Draco gülümsemesini büyüttü. Sonsuza kadar böyle kalabileceğini düşündüğü için çıldırmış olmalıydı.
"Öyleyse denemeye değer." dedi. Nasıl olacağını, teyzesinin kendisini isteyip istemeyeceğini sormadı. Sadece bu çocuğun istemesi yeterdi.
Şimdi onun hakkında böyle düşünmek inanılmaz garipti, daha bir yıl öncesine kadar Draco ona dokunmak istemezdi. Bir yıl öncesine kadar Draco onu görmek istemezdi. Şimdiyse... Her gece aptal merdivenleri onun gelmeyeceğini bilerek çıkıyordu, bu gece şanslıydı.
Potter aklından geçenleri okumuş gibi "Her gece buraya mı geliyorsun?" dedi. Draco dakikalardır hissettiği huzurdan sıyrılarak heyecanla atan kalbini hissetti. "E-evet... Bu saatte kimse olmuyor."
Potter duraksayarak "Bazen ben oluyorum?" dedi, haber verir gibi değil, sorar gibi söylemesi Draco'yu güldürdü. Burnunu onun omzuna sürterek "Biliyorum." dedi.
-
Evet, stoğum bitti hayırlı uğurlu olsun🥳🥳🥳🥳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanficDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]