24

5.6K 528 71
                                    

Draco iksirini hocaya teslim etmiş, diğerleri gibi bekliyordu. Sonunda hoca "Evet, bugün mükemmel derecede denebilecek bir iksir görüyorum... Bu, Bayan Granger, muazzam bir iksir! Notlarınız çok iyi derecede zaten ama size bir şekilde döneceğinden emin olabilirsiniz... Ve bu da... Bay Malfoy?"

Draco masasındaki gözlerini hızla adama çevirip doğruldu, "E-evet, Profesör?" dedi. Adam kendisine birkaç saniye baktı. "Evet... Sizin iksiriniz de oldukça iyi."

Draco dudaklarını aralasa da bir şey demeden başını salladı. Gözlerini etrafına çevirdiğinde neredeyse herkesin gözlerinin kendisinde olduğunu görüp hızla önüne döndü. Ders bitene kadar kafasını kaldırmadı, zaten biraz sonra da profesör dersin bittiğini söyledi.

Draco önündeki not parşömenini yuvarlarken hemen yanında birinin durduğunu hissetti, kafasını yanına çevirdiğinde elinde rulo yaptığı parşömen kağıdı masaya düşüp açılarak tekrar düz halini aldı.

Hemen kendisinin yanında dikelen çocuğa bakarken ağzı aralandı, şokla büyümüş gözleri etrafa bakındığında insanların toparlanmayı bırakıp kendilerini izlediklerini gördü. Sınıf bu kadar kişiye rağmen sessizdi, Draco, Potter kendisine "Konuşabilir miyiz?" dediğinde gözlerini tekrar ona çıkardı. Yutkunup ona cevap vermeden titreyen gözlerle baktı, "Herkes buraya bakıyor," diye fısıldadı.

Hiçbir zaman insanlardan çekinen birisi olmamıştı, hatta çoğu zaman kendisine bakılması hoşuna giderdi ama şimdi... Şimdi herkesin gözünde Potter'ın bununla ne işi var, dediği kişiydi. O an hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen herkes için bir pislikti, tekken kalabalık arasına karıştığında böyle olmadığı için katlanabiliyordu.

Potter etrafa sıkkınca bakıp "Konuşalım. Hadi, gel." dedi. Draco kendilerini izleyen gözlere bakmayı keserek kolunu tutup çekiştiren çocuğun peşinden bilinçsizce ilerledi. Biraz yürüdüklerinde bahçeye çıktılar, Draco kendine gelebildiğinde kolunu ondan kurtardı. Çocuk bunu umursamadan "Astronomi Kulesinde bunu buldum," dedi. Draco ancak o an onun elindeki kırmızı hırkasını fark edebildi. "Neden oradaydı, sende olduğunu sanıyordum?"

Kalbi kasılıp göğsünü dövmeye başladığında yutkunup gözlerini hırkadan çekti, onun gözlerine baktığında ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Onun herkesin içinde öylece kendisinin yanına gelip kolundan tutacağını, yüzüne karşı hırkasının neden kulede olduğunu soracağını düşünmemişti.

Yüzü yanmaya başladığında ağzının kuruduğunu hissetti, sonra birkaç gün önce onu kızılla el ele gördüğü zamanı hatırlayarak kendini toparlamaya çalıştı. "N...neden herkesin içinde böyle yaptın?"

Potter dudaklarını yalayıp kaşlarını çattı, "Bunun bir önemi var mı geçekten?" Draco kaşlarını kaldırırken gözlerinin şokla büyümesini engelleyemeden "Elbette var!" dedi. "Benimle öylece herkesin içinde konuşamazsın. Benimle konuştuğunda insanlar hakkında ne düşünür, biliyor musun?"

Çocuk kendisinin yüzüne aynı ifadeyle bakmaya devam edip sakince "Ne düşünürler?" dedi. "Daha önce hakkımda düşünmedikleri neyi düşünebilirler?"

Draco öylece kaldı, o ilk kez kendisine kırık bir yönünü gösteriyordu ve Draco o an onun el ele tutuştuğu kızı bile hatırlamıyordu. Dudakları hala aralıktı, arasından sızan nefes soğuk havada duman şeklini alıyordu ama Draco üşüyor gibi hissetmiyordu. Hava soğuk olamazdı, vücudu yanıyordu.

To Be So Lonely / ❝Drarry❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin