Draco elindeki sarı boncukları sırasıyla şeffaf ipe diziyordu.
Kendini nasıl birden böyle bulduğunu bilmiyordu, aniden kolye yapmaya karar veren Lovegood'un boncuklarını diziyorlardı. Draco çok fazla sorgulamadan işe girişmişti, aslında gözleri yeşil boncuklardaydı ama Nicholson kendisinden yardım istemişti.
Draco uzun zaman sonra normalce konuştuğu kişiyi kıramamıştı. Sonra yeşil boncuklar Lovegood'un kullanmasıyla bitmişti. Aslında çok da umrunda değildi ama diğerlerinin umrunda olduğunu sanmalarını isterdi. Yüzünün boncukları çok istediği için kızardığını düşünmelilerdi, hemen karşısındaki çocuk elindeki ipe kaşlarını çatarak birkaç kırmızı boncuk geçiriyor diye değil.
Aynı boncuğu üçüncü düşürüşünde Nicholson "Aa..." dedi. "Sen de çok iyi sayılmazmışsın, Draco."
Draco eğilip yerden aldığı boncuğu hızla ipe taktı, şirin olduğunu umarak yarısı bitmiş kolyeyi havaya kaldırıp gülümsedi. "Elimden geleni yapıyorum."
Nicholson tekrar "Aa..." dedi. "Draco, sen çok tatlısın!" Draco bir anda şaşırdı, dudakları aptal bir sırıtmaya evrilirken aniden gelen iltifat yüzünden kızardı. "Teşekkür ederim?"
Sonra kız Lovegood'un dizdiği boncuklarla ilgilenmeye başladı, Draco İhtiyaç Odasında, oturdukları ufak masada tam karşısındaki çocuğa baktı. Elindeki kırmızı boncuklarla başı dertte gibi görünüyordu... Draco'nun onunla konuşması gerekiyordu.
Ona mektubu sormalıydı, ne kadar bu konu hakkında utanç verici olduğunu düşünse de. Utanıyordu çünkü bunun biraz fazla ezik göründüğünü düşünüyordu. Muhtemelen acımıştı. Draco annesinin mektubunda yazdığı şeyleri hatırladı.
Onun sana iyi geldiği kesin, bana kilo aldığından bahsetti.
Draco yutkundu, bunu nasıl fark etmişti? Draco bile ölçmeseydi fark edemezdi, belki aklı fazla dolu olduğu içindi. Ama o fark etmişti.
Aniden Lovegood'un Potter'a "Harry," diye seslenişiyle irkildi. "Sana şimşek şeklinde taç yapmama ne dersin?" Potter'ın yüzü garip bir hal aldı, ıkınır gibi gülümseyerek "Teşekkürler, Luna. Hiç gerek yok." dedi.
Draco normalde buna gülerdi ama son zamanlardaki depresif ruh hali sayesinde aklı başka bir yerdeydi. Lovegood kızı korkusuzca ona adıyla seslenebiliyordu. Gerçi, Draco kendini o kızla kıyaslayamayacağına emindi. O herkese istediği şekilde seslenebilirdi...
Ama ona adıyla seslenen birçok kişi vardı, Draco'nunsa ona Harry demesi yasak gibiydi. Bunun saçma olduğunu düşündü, o çocuğu öpmüştü, sarılmıştı ve hepsinden önemlisi ona kendini anlatmıştı. Hiç beklemediği bir şey olsa da, o da Draco'yu dinlemişti.
Şimdi sadece ona ilk ismiyle seslenmek istiyordu ve bunu yapamazdı. Peki neden yapamazdı?
Bunun net bir cevabı yoktu. Aynen onu neden görmezden gelemiyorsa, öyle yapamazdı. Nasıl gözlerinin onu bulmasını engelleyemiyorsa, aklını onu öptüğü andan uzaklaştıramıyorsa, nasıl aptal bir hırkayı koklamaktan geri duramıyorsa... Bazı şeyler net olmayan sebeplere rağmen yapılamazdı.
-
unexpected KIRK YAPAR agin
Tesekkurler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]