Draco düşünemiyordu.
Aptal gibi Blaise'in yüzüne bakakalmıştı, çocuk kendisine birkaç kez seslense de ne diyeceğini bilemediği için cevap vermemişti.
Sonunda Blaise omzunu dürttüğünde yutkunup "O-ona... Benimle sevgiliymiş gibi anneme mektup yazmasını mı söyledin?" dedi. Cümlelerini toparlayamıyordu, aklına bile gelmeyecek bir durumum tam ortasındaydı.
Blaise kafasını salladı, yüzünde bir mahçubiyet oluştu. "Ve o da kabul etti öyle mi?" Balise tekrar kafasını salladı. Draco gözlerini kapayıp "Baştan anlat," dedi. "Ona nasıl söyledin ve o ne tepki verdi?"
Gereksiz derecede sakin tavrı Blaise'i daha çok germiş olmalıydı. Sesi hafif titrese de yutkunup anlatmaya başladı. "Bana sabah söylediklerinden sonra Potter'ın aklıma gelmesi biraz sürdü. Hogsmade'e gitmedim Draco, bu arada kaynadı ama sana kötü davranan kimseyle arkadaş olmam."
Draco tekrar yutkundu, Blaise devam etti. "Sonra onu koridorda gördüm, aptal Weasley'le beraber kütüphaneye gidiyordu. Durdurup bir şeyler anlatmam gerektiğini söyledim. Weasley deli olmuş gibi görünüyordu ama o saçma derecede sakindi, aptal arkadaşından ayrılıp bahçeye çıktık."
Draco gözlerini etrafa çevirdi, göğsü hızla inip kalkıyordu. Garip bir şekilde sanki gülesi vardı. "Ona annenin mektubundan bahsettim. Draco'nun arkadaşı olduğunu biliyorum, gitmesini istemezsin, öyle değil mi, dedim. Merak etme, onu pat diye öptüğünden haberim olduğunu söylemedim." Draco gözlerini hızla Blaise'e çevirdi. "O-o ne dedi?"
Blaise kendisine kaşlarını çatsa da devam etti. "Pek bir şey demedi, salak salak etrafa bakındı. Sonra ne yapabilirim ki, gibi bir şey dedi. Annene yazacağım mektupta sizin sevgili olduğunuzdan bahsedeceğimi söyledim. Onun da bunu bozmadan senin burada mutlu olduğunu yazmasını istedim."
Draco'nun kalbi hızla göğsünü dövüyordu. Yutkunup "Öylece kabul mü etti yani?" dedi. Blaise kafasını salladı. Draco hızla ileri atıldı. "Yazdığı mektubun kopyası falan var mı sende?"
"Hayır, ne yazdığına bakmış bile sayılmam. Direkt annene gönderdi." Draco tekrar etrafına bakındı. Blaise tedirgin sesiyle "Kızdın mı?" dedi.
Draco sakinliğinden beklenmeyecek bir hızla onun omzuna vurdu. "Elbette kızdım, aptal!"
Balise bağırıp kaçmaya çalışsa da onun kolunu tutup gitmesini engelledi. "Geri zekalı! Neden benden habersiz böyle şeyler yaptın?... Umarım Weasley kafanı lanetler!" Blaise kolunu çekiştirmeye çalışınca onu bıraktı. "Dray! Kabul etmezdin, bıraksaydım da gitse miydin? Orada iyi olmayacağını biliyordum!"
Draco biraz ona bakınsa da bıkkınca sırtını ağaca yasladı. "Hala yüzüme bile bakmıyor, muhtemelen gözünde daha ezik ve aptal görünemezdim..."
Blaise çekinerek kendisine yaklaştı, Draco sarılmaya niyetlendiğini anlayınca yarı kapalı gözlerini sertçe ona dikti. "Aklından bile geçirme! Git!"
"Onunla bile sarıldın! Hem senin için fedakarlıklar yaptım! O aptal Weasley'in bana neler dediğini tahmin edemezsin bile!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]