Draco yatağında tavana bakarak uzanıyordu. Saat oldukça geçti ama uykusu yoktu. Sanki normalde uyuyabiliyormuş gibi, kafasının içinde dönen ses onu uyutmuyordu.
Katlanamıyorum.
Kaçıncıya olduğunu bilmeden tekrar ayağa kalktı. Sıkıntıyla Ortak Salona yürümeye başladı, bahçeye çıkıp hava almalıydı ama sessizlik içinde duyduklarıyla durdu. Ortak Salonda birkaç kızın sesini duyuyordu. Duvara yaslanarak hemen gitmelerini umdu, onlar bakarken karşılarından geçecek cesareti yoktu.
Sonra onun sesini duydu, uzun zamandır duymadığı kız, Pansy yanındaki arkadaşına "Evet," diyordu. "Doğru, onda da var." Draco yutkunurken başka bir kız fısıltıyla "Peki Zabini'de var mı?" dedi.
Neyden konuştukları belliydi.
Pansy "Hayır," dedi. Bir kız tekrar "Peki Malfoy'da olduğu doğru mu?" dedi. Pansy söylenir gibi "Elbette," dedi. "En sadık hizmetkarlardan biriydi. Lordunun kaybetmesine çok üzüldü. Keşke doğruyu bulabilse..."
Draco elini ağzına kapatırken bulanan midesine izin vermedi.
İlk kez duyduğu kız sesi "Onunla bu yüzden mi konuşmuyorsun?" dedi. Pansy hafifçe nefes verdi. "Onunla konuşmam yasak, o işaretli. Hem savaş suçlusu."
Draco olduğu yere çökerken ağzındaki eli indirmedi. Kapalı göz kapaklarından yuvarlanan yaşları tutamasa da ses çıkarmadan bekledi. Yarım saat kadar sonra gittiler.
Draco yine yapayalnızdı.
Zorla ayağa kalkabildi, daha ilk günüydü... Daha kendi halinde yaşamaya çalıltığı ilk günüydü! İyi biri, daha önemlisi kendisi olmaya çalıştığı ilk günüydü.
İlk gününden işaretlendiği söylüyorlardı.
Hızlı adımlar atarken yüzünü hırsla sildi, fark etmeden çıktığı merdivenlerde durup nefeslenmeye bile uğraşmadı. Astronomi Kulesine geldiğinde kendisini yere bırakıp kusmaya başladı. Bir şey yemediği için hiçbir şey çıkmazken kendisini tutamadan yüksek sesle ağlamaya başladı.
Hem ağlayıp hem nefeslenmeye çalışırken ne kadar aciz göründüğünü düşündü. Kendisini yere bıraktı, kıvrılarak küçüldü.
Daha ilk günüydü, buna bile dayanamamıştı. Bir de buranın gökyüzü evininkinden güzel, diyordu.
Hayır, gökyüzü artık nasıl güzel olabilirdi? Aylarca kendisini Hogwarts'a döneceği zamanı düşünerek avuturken, yine yalnızdı ve Astronomi Kulesinde, üzerinde hiçbir şey yokken soğuktan donarak uzanırken gökyüzü hiç de güzel değildi.
Sonra sırtında kısacık bir dokunuş hissetti, irkilerek ileri kaçmaya çalışsa da kafasını kaldıracak gücü kendisinde bulamadı. "Tamam... Tamam, sakin ol."
Duyduğu fısıltı önünde asla bu hale düşmek istemeyeceği ilk kişiye aitti, daha bugün kıskançlıktan kalbini ağrıtan çocuğa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Be So Lonely / ❝Drarry❞
FanfictionDon't blame me for falling, i was just a little boy. ^Bu kurgu anksiyete, yeme bozukluğu gibi tetikleyici unsurlar içerir. Lütfen sizi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorsanız okumayın. [tamamlandı]