Bölüm 23

1.3K 81 16
                                    

İstediniz, geldi.


İçeriden üstümü değiştirip geldiğimde Azer'in gözleri uzun süre üstümdeki oldukça düşük yakalı bluzda kalmıştı. En sonunda dilini dişleri üzerinde gezdirip kafasını kaldırıp gözlerime baktığında gülümsedim.

''Bir şey mi oldu?'' 

Kafasını hayır anlamında iki yana sallayınca ayağa kalkması için işaret ettim.

''Yemek yapmayacak mıyız?''

Söylediğimle ayağa kalkıp mutfağa yürüdü. Arkasından yürürken ona bakıyordum. Her zamanki gibi vücudunu tam saran bir gömlek giydiği için, sırt kaslarına bakmamak elde değildi.

Yaraları daha iyileşmeden önce, birkaç defa sadece inat olsun diye Azer'le uğraşmıştım. Dikişleri patlamasın diye ve yeterince istediği gibi hareket edemiyor olduğudan, ona ne yaparsam yapayım kendini geri çekmek zorunda kalıyordu. Onu soktuğum zor durum da hoşuma gittiği için, defalarca bunu yapmıştım. En sonunda, hiçbir şey olmamış gibi kalkıp gidecekken bileğimden yakalamış ve kulağıma fısıldamıştı.

''Bana sen geleceksin Karaca.'' demişti fısıldayarak. O anki derin ses tonu ve ona yaşattıklarımın bende uyandırdıklarını da görmezden gelerek sırıtmıştım.

''Çok beklersin Azer Kurtuluş.'' demiştim gülerek.

''Bu söylediklerine pişman olacaksın, biliyorsun değil mi?'' demişti o da karanlık bir gülümsemeyle.

''Et edebiliyorsan.'' demiştim gözlerine bakıp. Bu, Azer için bir meydan okumaydı. Yaraları iyileştiğinden ve eskisi gibi hareket edebildiğinden beri, bilerek yapıyordu. Defalarca benim ona yaptığım gibi beni zor durumda bırakmaya çalışmış, ve başarılı da olmuştu. Daha bugün, iş yerinde, benim arkamdan tuvalete gelmiş ve kapıyı kilitlemişti.

''Azer ne yapıyorsun?'' dedim şok içerisinde. Sanki yaptığı çok normalmiş gibi yavaş adımlarla bana doğru yürüdü. Aynadan bana bakıyor, gözlerini kırpmıyordu.

''Burası benim şirketim.'' dedi ve beni kendisiyle lavabo arasına sıkıştırdı.

''Y-yani?'' dedim sesimi normal tutmaya çalışarak.

''Yanisi, ben ne istersem o olur.'' dedi istifini bozmadan. Bu sırada saçlarımı sol omzumda toplayıp, işaret parmağıyla kulağımın altından boynuma kadar bir yol çiziyordu.

''Öyle mi?'' dedim sertçe yutkunarak.

Mırıldandı ama bir şey demedi. Durduğu yerde iyice bana yaklaşarak kendisini bana yasladığında boğazımı temizlemeye çalıştım ama bu daha çok bir inleme gibi çıktı.

''Şu sesleri çıkartıp,'' dedi ve burnunu boynuma sürttü.

''Sadece bir cümleyi söylemiyor olman çok saçma.'' Konuştuğunda hareket eden dudakları tenime değiyordu. Bu sırada ellerinden bir tanesini giydiğim elbisenin altına sokmuş, dizimden başlayarak yukarıya doğru çıkarıyordu.

''Ne söylememi istiyorsun?'' dedim sesimin düz çıkmasını isteyerek, ama başarılı olamamıştım. Bir fısıltıdan farksızdı cümlem.

Azer söylediğim şey üzerine hafifçe güldü ve tekrar aynadan bana baktı. Eli tam kasığımı bulduğunda, istemsizce titredim ve vücudu bana yaslı olduğu için bunu fark etti. 

''Sen çok zeki bir kadınsın Karaca, onu da sen bul.'' dedi ve birden geriye çekildi. Hiçbir şey olmamış gibi kapının kilidini açıp bana baktı.

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin