Bölüm 64

969 72 74
                                    

Zaman atlaması yapmak durumunda kaldım, çünkü Jr Kurtuluş'un artık aileye katılmasını istiyorum. O yüzden, aileye bir kişinin daha katıldığı 64.bölüme buyrunuz... Bir de inanılmaz uzun bir bölüm yazdım, o yüzden bir yorum yapmayı çok görmeyin lütfen :)

2 ay sonra

Karaca

Akşam serinliğinde bahçede otururken derin bir nefes alıp elimi karnımda gezdirdim.

''Yenge, iyi misin?'' dedi Ceylan elindeki çay bardağını ortadaki sehpaya geri bırakıp.

''İyiyim iyiyim. Çok kıpırdanıyor bugün, bir türlü sakinlemedi.'' dedim karnımı işaret edip. Sabah kalktığımdan beri Arık ya tekme atıyor ya da hareket ediyordu ve gün içinde arada yaşadığım kasılmalarla iyice yorulmuş hissediyordum kendimi.

''Çay falan mı fazla geldi acaba?'' dedi Azer eğilip bana bakarken.

''Çay içmedim ki. Enerji verecek herhangi bir şey içmiyorum, kaç gündür böyle zaten. Geceleri bile durmuyor; uyutmuyor bir türlü.''

Ardından fazla şikayetçi olmuşum gibi hissedip gülümsedim.

''Bu çocuğun bana çekmediği kesin Azer. Aynı senin gibi, sürekli hareket halinde.'' dedim tek kaşımı kaldırıp. Azer gülerek inanmazmış gibi bana baktı.

''Ha çünkü sen çok sakin bir insansın, öyle mi?'' Azer'in söylediğiyle Kadir ağzındaki çayı püskürtmemek için çabalayınca ona döndüm.

''Ne agresifliğimi gördünüz diyeceğim, gördüğünüz için diyemiyorum. Ama yine de aşk olsun Kadir.'' dedim parmağımla onu işaret edip.

''Valla yukarıda Allah var, ben bu çocuktan korkuyorum. İkinizin birleşiminden mülayim, aklı başında bir çocuk çıkma ihtimali sıfır!'' dedi Yılmaz arkasına yaslanıp. Azer'le aynı anda kaşlarımızı kaldırıp ona dönünce Seyhan araya girdi.

''Abim şey demek istedi; cesur mert bir çocuk olacak anlamında. Değil mi abi?'' dedi abisini çaktırmadan dürterken.

''He, tabii öyle demek istedim.'' 

Yılmaz'a gözlerimi devirip bakışlarımı başka yere çevirince karnıma hafifçe giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Ses çıkarmamıştım ama Azer tepkimi görmüş olmalıydı.

''Hayatım sen iyi olduğuna emin misin?'' dedi ayağa kalkıp.

''İki gün önce de böyle olmuştu ya Azer. Bir şey yok, otur sen.'' dedim elimle oturmasını işaret ederken.

''Gel biraz yürüyelim o zaman, açılırsın.'' dedi yanıma gelip. Bu fena bir fikir olmadığından kafamı salladım ve ayağa kalkma için hamle yapsam da başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Azer halime gülüp ellerini uzattı.

''Gel annesi gel.'' dedi gülerek. Azer'in ellerinden güç alıp ayağa kalktım.

''Ya kocaman oldum zaten, yüzüme vurup durma.'' dedim dudaklarımı bükerek. Azer kardeşlerine bahçede yürüyeceğimizi söyleyip kolunu omuzlarıma attı. Benim artık hızlı hareket edememeden dolayı yavaşça yürüyorduk.

''Sen çocuklarla konuştun mu, herkes biliyor değil mi Perşembe döneceğimizi?'' dedim kafamı da omzuna yaslayıp.

''Evet evet. Yılmaz, Kadir Ceylan bizle geliyor zaten biliyorsun. Anam daha sonra, bebek doğunca gelecek.''

''Bana verdiğin sözü hatırlıyorsun, değil mi?'' dedim kafamı kaldırıp ona bakarken.

''Hangi sözü?''

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin