Bölüm 14

1.4K 84 30
                                    

Günaydııın! Hala dert içindeyim, ama daha optimist uyandım bugün. Her şeye rağmen, güneş doğuyor...

Şarkı bölümün başına vs çok uymuyor, ama isterseniz açabileceğiniz yeri zaten yazdım. O zaman daha uyumlu olacağını düşünüyorum. İyi okumalar, satır arası yorumlarda buluşalıım :)


İkimiz de nefes nefese birbirimize bakarken Azer hafifçe gülümsedi.

''Bir daha yapalım mı?''

Sırıtıp onaylar şekilde kafamı salladım.

''Ama bu sefer sona doğru daha hızlanalım.''

Azer muzipçe kafasını salladı.

''Emin misin? Sonra pişman olma.''

Elimdeki boks eldivenlerini birbirine vurup gülerek ona baktım.

''Senin için fazla yaşlıyım demiyorsun da.'' dedim alayla. Azer şakayla gözlerini kıstı ve üzerime yürüdü. 

Yaklaşık bir saattir, Azer'in kapattığı ringde boks yapıyorduk. İkimiz de birbirimize gerçekten vurmuyor, sürekli saldırı-blok ikilisiyle çalışıyorduk. İlk gerçek çift buluşması için enteresan bir aktivite gibi gelebilirdi başkalarına, ama Karaca Koçovalı ve Azer Kurtuluş için oldukça normaldi. Ben teklif ettiğimde, Azer'in gözleri parlamış ve heyecanla bana dönmüştü.

''Gerçekten biliyor musun boks yapmayı?'' demişti hevesle. Onaylar anlamda kafa salladım.

''Ne yazık ki bu ülkede tek başına ayakta kalmaya çalışan bir kadın olmanın getirdiği bir zorunluluk bu. Başlama sebebim üzücü, ama yapması çok keyifli.''

''Senin kadar güçlü bir kadını kapacak kadar ne sevap işlemiş olabilirim acaba?'' dedi sevimli sevimli bana bakarak. Söylediği klişe şeyle suratımı ekşitip koluna vurdum.

''Hayırdır Karaca Hanım, daldınız?'' dedi Azer ringin hemen dışına bıraktığı su şişesine uzanırken.

''Bir şeyler düşünüyordum.'' dedim omuz silkip.

''Neyi?'' 

''Seni.''

Söylediğim üzerine gözlerinde farklı bir parıltı belirdi. Yavaşça bana doğru yürürken ben de ondan kaçarmış gibi geriye doğru adım attım. En sonunda sırtım iplere değince ellerini sırtıma koydu.

''Böyle şeyleri, özellikle de sadece ikimizin olduğu bir yerde, hele de bu kadar güzel görünürken, söylememelisin.'' dedi dudaklarını kulağıma yaklaştırıp. Zaten sıcaklamışken bir de Azer'in kulağıma bunları söylemesiyle yerimde kıpırdandım.

''Hadi ya, öyle mi diyorsun?'' dedim oyununa ortak olup.

Onayladığını belli eden bir sesle mırıldandı ama konuşmadı. Bunun yerine bir adım daha atıp bedenini benimkine yaklaştırdı.

''Peki sözünü dinlemezsem nolur?'' dedim kafamı eğip gözlerine bakarak. Dudaklarımı ısırmama sebep olacak şekilde sırıttı.

''Onun da zamanı gelecek.''

Ardından hiçbir şey olmamış gibi geri çekildi ve ellerini birbirine vurdu.

''Eee, hadi. Devam etmiyor muyuz?''

Bu ani geçişine şaşırarak kafamı salladım ve ringin ortasına geri yürüdüm.

''Bu seferki bedava olmaz ama. Kazananın gerçekten bir şey kazanması lazım.'' dedi kollarını göğsünde kavuşturup.

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin