Oylar ve yorumlar çiçekler...
''Baba, tuzu uzatabilir misin?'' dedim oturduğum yerden uzanırken. Babam bana tuzluğu uzatırken amcam konuştu.
''Yav şu yakışıklıya bakmaktan yemeğe konsantre olamıyorum yemin olsun.'' dedi Arık'a göz kırparken. Arık artık 6 aylık olmuştu, biz yemek yerken oyun halısının üzerinde kendi kendine oynuyordu.
''Baba, ben de oynayabilir miyim Arık'la?'' dedi İdris hevesle amcama dönüp. Ben gülmeye başlarken Saadet ablam çatalına sebze batırıp zorla İdris'in ağzına soktu.
''Önce tabağındakileri bitir, sonra oynarsın annem.'' dedi istifini bozmadan. İdris mutsuzca babasına dönerken biz hala gülüyorduk.
Çakırbeylilere gidişimizden sonra, Azer'in tavırlarında bazı değişiklikler olmaya başlamıştı. Bana veya oğlumuza göre hep sevgi doluydu zaten, ama şimdi Akın'a karşı biraz biraz yumuşamaya başladığını hissediyordum. Akın'ın masanın diğer tarafında ürkek bakışlarla arada bir Azer'e baktığını görünce boğazımı temizleyip karşımda oturan babama döndüm.
''Baba, Akın'ın galeri işleri nasıl gidiyor?''
Akın kendi adının geçmesiyle hevesle bize dönerken, babam dudaklarını büktü.
''Beklediğimden daha iyi gittiği kesin. Ama hala öğrenecek çok şeyi var.'' dedi umursamaz bir tavırla. Babam hep böyleydi, o yüzden söyledikleri bile Akın'ın yüzünü gülümsetmeye yetmişti.
''Ay Selim! İlla huzursuzluk vereceksin. Ne güzel gidiyor işte, Allah bozmasın.'' dedi annem her zamanki tavrıyla.
''Hayırlı olsun.''
Seyhan'ın mırıldanarak söylediği cümleyle, bütün Kurtuluş kardeşler aynı anda ona döndü. Seyhan öylece kalakalırken boğazımı temizledim.
''İşleri büyütünce kardeşine bir Porsche verirsin artık, değil mi?'' dedim ortamı yumuşatmak için. Akın da gülerek kafasını salladı. Yılmaz ve Azer bakışlarını ondan çekmezken masada başka bir sohbet dönmeye başladı.
''Fadik Hanım nerede Azer?'' dedi annem gülümseyerek yanımda oturan Azer'e bakıp.
''Annemler Adanada. Bir sonraki ay gelecekler, ablamın çocuklarından biri rahatsızlanmış.''
''Çocuk zor tabii. Ne kadar bakarsan bak, dikkatli olursan ol, rahatsızlanabiliyor. Şimdi iyidir ama inşallah.''
Annemin söyledikleriyle Azer'le ben de bakışlarımızı Arık'a çevirdik. Gülümseyerek izlerken, Arık'ın yaptığı hareketle ikimizin de gözleri açıldı.
''Azer!'' dedim gözlerimi oğlumdan çekmeden. Bir yandan Azer'in elini tutmuştum.
''Ne oldu yav?'' dedi amcam bakışlarını önündeki yemekten ayırıp Arık'a çevirirken.
''E bu emekliyor!''
Kendimi tutamayıp kahkaha atıp ayağa kalktım.
''Maşallah.'' dedi babam kısık bir sesle. Arık en sonunda yere oturmaya karar verince hevesle yanına yürüdüm ve eğilip kucağıma aldım.
''Birtanem! Sen emekledin mi?'' Sırıtarak söylediklerimi Arık anlamasa da bana güldü. Kendimi durdurmayıp yanaklarından ve kollarından öpmeye başlayınca gülüşü kahkahalara dönüştü.
''Biraz da bana ver.'' dedi Azer kollarını uzatıp.
''Hadi babaya!'' deyip Arık'ı Azer'e bırakırken yerime geri oturdum. İç çekip yemeğimi yiyecekken babamın bakışlarını görünce duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfiction''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...