Çiçekler hoşgeldiniz. Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Bir de tahminlerinizi almak isterim, öpüldünüz.
Şaşkınlıkla Yılmaz'a baktım.
"Yılmaz ne diyorsun sen? Kimmiş gelen söylesene." dedim ısrarla. Yılmaz dudaklarını yalayıp iç çekti sadece.
"Yenge sen bir gel de."
Yanıt alamamanın verdiği sıkkınlıkla Yılmaz'ın yanına yürüdüm. Bir şey demeden ilerlemeye başlayınca, adımlarımı ona yetiştirmek için hızlandım.
Bahçenin arkasına ulaştığımızda, herkes etrafını sardığı için duran adamı göremiyordum.
"Azer, ne oluyor?" dememle Azer geriye çekildi ve bahçeye girenin kim olduğunu gördüm. Görür görme seslice nefesimi verip kafamı salladım.
"Ne işin var burada Kulkan?" dedim ona doğru yaklaşıp. Uzaktan bakarken, loş ışıktan dolayı görmemiştim ama suratı yara içindeydi.
"Benimle gelmen lazım Karaca." dedi Kulkan bana bakıp.
"Kes lan sesini, hala benimle geleceksin diyor bir de." dedi babam öfkeyle.
"Karaca seninle hiçbir yere gelmiyor. Derdini anlatana kadar sen de bir yere gitmiyorsun." dedi Azer ellerini arkasında birleştirip. Onların aksine sakin kalmaya çalıştım.
"Neden kapıdan gelmek yerine bahçeye girdin oradan başlar mısın?" dedim kaşlarımı kaldırıp. Kulkan kendisinden beklemediğim bir gerginlikle etrafına bakındı. Normalde hep sakin ve rahat olan bir adamın, şimdi bir şey bekliyormuş gibi tedirgin olması beni de rahatsız etmişti.
"Karaca, fazla zamanımız yok. Benimle gelmen lazım." dedi tekrar, bu sefer daha hızlı bir şekilde. Tedirginlikle Azer'e ve babama bakınca Azer kendini tutamadan bağırdı.
"Lan sen laftan anlamıyor musun? Bana bak Erdenet," dedi ve Kulkan'ı çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı.
"Gecenin bir vakti gizli gizli evime giriyorsun, benim yeğenlerimi tedirgin ediyorsun; üzerine hiçbir şey anlatmadan karımı bir yere götürmek istiyorsun. Kimi sikiyorsun lan sen?"
Kulkan elleriyle sakallarını kaşıyıp bana baktı.
"Bakın anlıyorum, ama benden Karaca'ya zarar gelmez. Çağatay onu aldığında da ben yardım ettim çıkmasına, her şeyden önce yine ben uyardım."
Söylediklerinde haklıydı, ama Kulkan'a güvenmek imkansızdı hepimiz için.
"Ağzını yüzünü kim kırdı senin? Çağatay mı, yoksa başka bir belaya mı bulaştın?" dedi amcam gözlerini kısıp. Kulkan yine yanıt vermedi.
"Karaca, rica ediyorum. Lütfen. Benimle gelir misin?" dedi gözlerime bakıp. Neden olduğunu bilmesem de, Kulkan'la gitmek ilk duyulduğu kadar korkunç gelmiyordu kulağa. Bir derdi vardı ve panik halindeydi, ama bana zarar vereceğini düşünmüyordum.
"Seni yeterince iyi dövmemişler belli ki, biraz da benden dayak ye bakalım." dedi Azer boynunu çıtlatmadan önce.
"Nereye gideceğiz?" dememle herkes bana döndü aynı anda.
"Arabam dışarıda. Çok uzun değil yolumuz. Yemin ediyorum ki geri getireceğim seni. En fazla iki saat." dedi Kulkan heyecanla. Dişlerimi sıkıp Azer'e bakmamla Azer kafasını iki yana salladı.
"Mümkün değil! Unut Karaca." dedi kesin bir dille.
"Azer, bak-"
"Buradan çıkman için hepimizi çiğnemen gerek Karaca. Yok öyle bir şey." dedi babam da Azer'le aynı tonda. Bir umut yardım için amcama çevirdim gözlerimi ancak amcam da aynı şekilde kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfic''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...