[Kaybettiklerimizden fazlası var yarınlarda]
Bir de hüzünlü bir bölüm yazdığım için multiye sizi hazırlayacağını düşündüğüm, benim ne yazık ki yeni keşfettiğim ve AŞIK OLDUĞUM bir parça bıraktım. Onunla dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Akın'ın ağzından çıkanlar, odada bir atom bombası etkisi yaratmıştı. Kimse bir şey söylemedi, zaten bir şey duyamıyor, göremiyor gibiydi herkes. Ardından Azer'den, hayatımda duyduğum en tehlikeli ses duyuldu.
''Ne diyün lan sen?''
Bir filmde, korkunç bir şey olacağı nasıl önceden hissedilirse, şimdi evimin salonunda, kıyametin kopacağını belli eden ve resmen elle tutulabilen bir gerginlik vardı.
''N-ne dedin sen?'' dedi Azer tekrar. Bir aslanın, avını öldürmeden önce büründüğü şekil gibi, sakin ve tehlike dolu bir şekilde Akın'a bakıyordu. Araya girebilirdim, ama bunun hiçbir işe yaramayacağını biliyordum. İpin koptuğuna emin olmuştum artık.
''Abi-''
Seyhan'ın aniden ayağa kalkmasıyla, Azer de ayağa fırladı ve Seyhan'a döndü.
''Sen susacaksın!'' diye kükredi ona doğru.
''O bir şey bilmiyor!'' dedi Akın da bağırarak. Azer bakışlarını bu sefer Akın'a çevirdiğinde, gözlerinde gördüğüm alevle dudaklarımı birbirine bastırdım.
''Sen ne dediğinin farkında mısın lan?'' dedi kalın, buz gibi ama kısık bir sesle.
''Başıma gelebilecek her şeyin farkındayım, bu evden leşim çıkacaksa bile, dediğimin de arkasındayım.''
Akın'ın kurduğu cümleden sonra, Azer Akın'a doğru adımlayınca ayağa fırladım ve kendimi ikisinin arasına attım hemen. Azer bir şey söyleyemeyecek kadar sinirli ve titrerken, Kadir konuştu.
''Yenge çekil aradan.'' dedi dişlerinin arasından.
''Akın siktir git buradan.'' dedim hala onun önünde durmaya devam ederek. Akın, elini koluma yerleştirdi ve beni nazikçe kenara itti.
''Gitmiyorum.'' dedi kararlı bir sesle. Azer, benim de kenara çekilmemle, sanki bunu duymayı bekliyormuş gibi Akın'ın suratına yumruğu geçirdi. Akın geriye doğru sendelerken araya girecektim ki birisi beni kenara çekti. Beni kimin tuttuğuna bakınca, gözlerinden yaşlar akan Seyhan'ı gördüm. Sanki kendi ciğeri dağlanmıyormuş gibi, hıçkırığını yuttu ve gülümsedi.
''Sen yeterince bu iki ailenin arasına attın kendini yenge. Yapma artık, n'olur.''
''Seyhan-'' desem de beni susturdu.
Azer, Akın'ı yere serip suratına yumruklarını geçirmeye devam ederken çaresizlikle karşımdaki manzaraya baktım.
''Benim kardeşime göz mü diktin lan sen?'' dedi Azer bağırarak ve tekrar yumruğunu suratına geçirdi.
''Ben Seyhan'a göz dikmedim. Onunla konuşmadım bile. Ben, kardeşine aşık oldum.'' dedi Akın zar zor konuşarak. Söyledikleri, onu daha da delirtmişçesine daha da hışımla vurdu Azer.
''Lan sen benim ellerimde mi ölmek istiyorsun?'' dedi Azer ve bir yumruk daha attı. Akın, ağzından kanlar akarken kafasını salladı.
''Haklısın.'' dedi sadece nefes nefese. Benden başka kimsenin araya girmeye niyeti olmadığını görünce, Azer'i Akın'ın üstünden almaya gücümün yetmeyeceğini bildiğimden bağırdım.
''Azer yeter!''
Azer bağırmamla duraksadı. Tek eli havada asılı kalırken nefes nefese bir şekilde bakışlarını bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfiction''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...