Bölüm 77

628 61 27
                                    

"Hadi Nehir, hadi!" dedim Nehir'i kolundan çekip mağazaya götürürken. Nehir seslice oflarken gün içerisinde bilmem kaçıncı defa gözlerimi devirdim.

"O gelinlik alınacak!" dedim ısrarla. Nehir kolunu benden kurtarıp yürümeyi bıraktı ve beni kendine çevirdi.

"Karaca, kaç yaşında kadınım ben. Boyum kadar oğlum var! Yahu ne gelinliği? Hadi tamam küçük bir davet yapalım dedik düğün gibi, ama gelinlik nedir?" dediğinde kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım ve sabır çektim.

"Çünkü hak ediyorsun. Çünkü çok güzel olacak. Çünkü Gediz'in seni gelinlikle gördüğündeki surat ifadesini dünyalara değişmeyeceksin. Bana güvenir misin, bir şey biliyorum da konuşuyorum." 

Nehir dediklerimi tartar gibi duraksadı. Bir şey diyecekken telefonumun çalmasıyla elimi kaldırıp ondan bir dakika istedim ve telefonu açtım.

"Efendim aşkım?" 

Arka plandan gelen seslere rağmen Azer'in güldüğünü anlamıştım. 

"Aşkım mı dedin sen?" dediğinde güldüm.

"Evet, öyle dedim."

"Bayılıyorum sana. Güzelim, ben şey için aradım; biz Gediz'lerle alışverişe başladık da. Akşamına da bizde mangal yapalım diyorum ben. Ne dersin?"

"Çok güzel olur hayatım. Ama bana tavuk ayarlarsan sevinirim, kırmızı et yiyebilecek gibi değilim." dediğimde Nehir karşımda kollarını göğsünde bağlayıp hayretle bana baktı. Onu ikna turundan yemek menüsüne geçişime sinirlenmiş olmalıydı, ki ben de hızlıca bir şeyler daha söyleyip telefonu kapattım.

"Akşama mangal yapıyoruz." dediğimde kafasını salladı ve bakışlarını önümüzdeki gelinlik dükkanına çevirdi. Oldukça elit bir yer olduğu kesindi, içeridekilerin çoğu da tasarım ürünleriydi. Nehir'in çok para harcamak istemediğini de biliyordum, ama Gediz Işıklı onunla aynı fikirde değildi. 

"Hadi be Nehir, benim için dene en azından. Bak, buradan memnun kalmazsan tekrar zorlamayacağım seni, tamam mı? Ama bir kere aynadaki haline bak istiyorum." dedim ona en sevimli bakışlarımı yollayıp. Nehir ofladı ama gülümseyerek kafasını sallayınca heyecanla ellerimi birbirine vurdum.

"E hadi o zaman!"

Mağazada kibar bir jazz müziği çalıyordu, ancak desibeli çok düşüktü. 40'lı yaşlarının sonlarında, uzun dalgalı saçları olan ve çok güzel bir kadın gülümseyerek bize doğru yürüdü. 

''Merhaba, hoşgeldiniz''dedi kibar bir sesle. 

''Merhabalar''dedik aynı anda gözümüzü kadından ayırmadan.

''Gelin hanım hanginiz?'' dedi kadın bir Nehir'e bir bana bakarak. Nehir mağazayı incelemekle meşgul olduğu için hafifçe güldüm ve elimle onu gösterdim.

''Pekala, isterseniz içeri geçelim. Ayakta kalmayın''dedi kadın ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Nehir yürürken kulağıma fısıldadı.

''Şimdi burada biraz durunca... Evlenmek pek de fena bir fikir gibi gelmedi Karaca.''dedi kıkırdayarak. 

Kadın bir koridoru geçti ve koridorun sonundaki odaya girdi. Oda oldukça büyüktü. Bir tarafta uzun bir koltuk vardı, koltuğun karşısındaki duvarda kocaman bir ayna ve onun önünde de yuvarlak bir podyum. Yan tarafta bir askılık ve podyumla koltuk arasında yer alan kenara itilmiş bir perde.

''Vay canına''dedik Nehir'le yine aynı anda. Kadın hafifçe güldü ve oturmamız için işaret etti. İkimiz uzun koltuğa geçerken o yan taraftaki tek kişilik koltuğa geçti.

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin