Bugün benim doğum günüm, uzun süredir de Azer'in ya da Karaca'nın doğum günü bölümü isteniyordu. Hazır konumuz doğum günü, ben de yazayım dedim.
Beklediğimden de romantik bir bölüm oldu, iyi okumalar çiçekler. Not: Bu bölümü çiçeğim @xhilalix e hitap ettim gitti gari.
'Sevgilimden çok daha güzel biri mi dedin?
Tabiatın varlığına kavuştuğundan beri
Her şeyi gören güneş, ona bir eş göremedi.'
-Romeo ve Juliet, Shakespeare
"Masal mı anlatsak acaba?" dedi Azer yanımda durup uyumamaya yemin etmiş gibi açık gözleriyle bize bakan Arık'tan gözlerini ayırmadan. Suratımı buruşturup kafamı iki yana salladım.
"Hiç sevmem masalları. Ama sen biliyorsan şansını deneyebilirsin." dedim iç çekip sallanan sandalyeye otururken. Azer kaşlarını çatıp beşiğin yanındaki duvara yaslanıp bana baktı.
"Ne demek hiç sevmem masal? O niye?"
"Biz Akşın'la aynı odada kalırdık eskiden. Yani annem hayatta zahmet edip gelip masal anlatmazdı, ama Nedret yengem Akşın'a anlatırken ben de dinlerdim."
"Ve?"
Seslice iç çekip topladığım saçlarımı açtım.
"Masallar hep prenseslerden bahsederdi. Ki karını da tanıyorsun, benim prenseslerle uzaktan yakından alakam yok. Sadece şimdi değil, küçükken de öyleydi. Akşın gerçek bir prenses gibiydi, bense Akın'la top koşturuyordum. Hiçbir zaman nazik, naif, masum bir kız olmadım. "
"Sende masallardaki prenseslere benzemediğin için kıskandın yani?" dedi Azer bıyık altından gülerken. Yanımdaki yastığı ona fırlattığımda havada yakaladı.
"O yüzden değil... Tamam, kabul o yüzden." dedim direnmekten vazgeçip. Azer sessiz bir kahkaha atıp yanıma yürüdü.
"Hala mı kıskanıyorsun?" dedi benimle uğraşmaya devam ederek.
"Kıskanmak değil... İçimde kaldı sadece. Sevmiyorum işte o klasik masalları." dedim omuz silkerek. Azer iç çekip açık saçlarımdan bir tutam alıp parmağına doladı.
"Tamam, sen pek prenses sayılmazsın. E ben de prens sayılmam. Ama aşk dediğin de her zaman prensesleri bulmaz."
"Prenses değilsem neyim peki?" dedim göz kırpıp. Azer düşünürmüş gibi yapıp duraksadı.
''Sen sanırım o filmlerdeki kötü sanılan ama yanlış anlaşılan karakterler gibisin. Siyah, uzun bir elbisen, filmlerdeki gibi korkunç ama gizemli bir şaton, heybetli saçların ve karanlık makyajınla...''
Gülmeye başlamıştım, uzun süre de durmadan. Söylediği şey çok hoşuma gitmişti. Hayatım boyunca normal bir insan olmaktan hoşlanmamıştım. Azer'in yaptığı bu tasvir, bana söylenecek en iyi şeydi.
''Şimdi gözüme girmeyi başardın.'' dedim gülerek. Ardından ellerimi onun saçlarına daldırdım. Bundan hoşlandığını belirten bir ses çıkardı. İkimiz de bakışlarımızı beşiğe çevirince Azer tekrar beşiğe yürüdü ve eğildi. Kafasını bana kaldırırken iki eliyle de baş parmağını kaldırıyordu.
"Zafer bizimdir." dedi gururla. Gülüp sessizce sandalyemden kalktım ve odanın dışına doğru yürüdüm. Azer parmak uçlarında beni takip etti ve bebefonu alıp kapıyı kapattı. Önden yatak odasına doğru yürürken Azer'in aniden bileğimi yakalamasıyla ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfic''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...