Şimdi şöyle ki, ben aslında bölümü yarın yazıp yayınlayacaktım. Sonra tatlı yerken bir baktım bir şeyler yazmışım ve o kadar hevesle yazdım ki yarına kadar bekleyemeyeceğim sjdfksjdhk. Tepkilerinizi merak ediyorum çünkü. O yüzden buyrun bölüm karşınızda, bir de lütfen bol bol yorum yapın. Pusudayım bekliyorum.
Kapının çalmasıyla dizimi sallamayı bırakıp ayağa kalktım. Azer başını koluna dayamış, oldukça eğlenirmiş gibi görünürken beni izliyordu.
''Geldiler.'' dedim sakin kalmaya çalışıp.
''Karaca, seni istemeye gelmediler. Bebeği bırakıp gidecekler. Sakin olur musun biraz?''
''Olamam sakin falan! Küçücük şeyi emanet edecekler bize.'' dedim hızlı hızlı. Azer tekrar kahkaha atınca sinirle ona baktım.
''Sevgilim, kapıyı aç istersen artık.'' dedi daha ciddi bir şekilde. Kapıyı açtığımda, Buket'i şık kıyafetlerle, kucağında da merakla etrafına bakan Çağdaş'la görmüştüm.
''Kızım ne bekliyorsun üç saattir?'' dedi Buket elindeki çantayı elime tutuştururken.
''Şimdi, bunun içinde maması var bezi var, gerçi zaten yemek yedi ama ben yine de koydum. Bir saate de uykusu gelir.'' dedi ama bunları anlatırken omzumun arkasından salona bakıyordu.
''Buket, neye bakıyorsun?'' dedim fısıldayarak.
''Azer burada mı?'' dedi o da fısıldayarak. Kafamı salladığımda boşta olan eliyle kolumu cimcikledi.
''Buket napıyon ya!'' dedim kolumu ovuştururken.
''Sana müstahak!'' dedi hala fısıldamaya devam ederek.
''Ben adamı müvekkil diye yolladım, damat diye değil.'' dedi göz kırpıp.
''Ay Bukeet...'' dedim göz devirip.
''Ya sen bana nasıl söylemezsin acaba koskoca Azer Kurtuluş'la beraber olduğunu. Bir de pat diye teleonu veriyorsun adama. Amerikan başkanının sesini duysam daha az şaşırırdım.''
Buket fısıldayarak ve hızlıca konuşurken Azer'in gelmesiyle sanki onun hakkında konuşmuyormuş gibi normal sesine dönüp oldukça rahat bir şekilde yalan söylemeye başlayınca şokla ona baktım.
''Neyse yani hayatım, senin anlayacağın o dava kapandı. Aaa Azer Bey, merhaba.'' dedi gülümseyerek. Ben hayretle ona bakarken o oldukça normal bir şey yapıyormuş gibi bebeği bana uzattı. Ne yapacağımı bilemeyip açılmış gözlerle bana bakan bebeğe bakınca Buket gözlerini Azer'den çekip bana baktı.
''Kızım sakat mısın bakıyorsun öyle? Alsana çocuğu.'' dedi çaktırmadan. Ama Azer farkındaydı ki gülüp benim yerime bebeğe uzandı.
''Gel bakalım aslan parçası.'' dedi ve sanki yıllardır bunu yapıyormuş gibi rahatlıkla kollarına alıp üstünü düzeltti.
''Sen ne kadar güzel bir çocuksun ya öyle, gözlere bak hele.'' dedi gülümseyerek. Ardından kafasını kaldırıp Buket'e döndü.
''Uyku saatini falan-''
''Ben anlattım Karaca'ya.'' dedi Buket de gülümseyerek. Buket gitmek için hiçbir hamle yapmayınca Azer önce ona, ardından bana baktı.
''O zaman biz yakışıklıyla içeri geçelim, hadi aslanım anneye bay bay de.'' dedi ve Çağdaş'ın elini alıp Buket'e doğru salladı gülerek. Buket yüzünde kocaman bir sırıtışla onları izliyordu. Azer arkasını dönüp Çağdaş'ı salona götürürken Buket hala transta gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfic''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...