Bölüm 38

1.1K 80 108
                                    

Ata'mıza sonsuz saygı, teşekkür ve sevgiyle, hepimizin 23 Nisan'ı kutlu olsun.

Ayrıca, DÜĞÜN GELDİ DÜĞÜN! Multide bölüm şarkımız var, şaşırtıcı değildir herhalde ;)

Her zamanki gibi, yorumlarda bekliyorum :)

''Nehir yeteeer!'' dedim omuzlarımı düşürüp. Nehir gülerek gözüme farı sürmeye devam etti.

''Kızım zaten sade yaptık makyajı, ağlanmayı bırakır mısın?''

''Nehir tamam hadi oldu artık bırak beni.'' dedim ve elini itekleyip aynada kendime baktım. Gerçekten de istediğim gibi, oldukça sade ve sadece gözlerimi ön plana çıkaran bir makyaj yapmıştı. Saçlarımı dalgalandırıp yarısını toplamıştı ve üzerimdeki beyaz elbise tam istediğim gibiydi.

''Peri kızı gibi oldun.'' dedi Nehir aynada arkama geçip bana bakarak. Heyecanla sırıttım. Nehir telefonuna gelen mesajla güldü.

''Geliyorlarmış şimdi. Kapıdayız diyor.'' dedi ellerini omuzlarıma koyup. Dudağımı ısırıp heyecanla ona döndüm.

''Nehir, ben öleceğim heyecandan.'' dedim titreyen sesimle. Kocaman gülümseyip saçlarımı düzeltti.

''Var ya, nasıl mutluyum bir bilsen. Seni böyle gördüm ya...'' Duygusallaşmasına sinirlenerek şakayla koluna vurdum.

''Makyajı üç saatte yaptın, ağlatma beni.'' 

Nehir ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki ansızın gelen sesle ikimiz de duraksadık. Davul zurna sesleriyle şaşkınlıkla ona baktım. Nehir ağzı açık bir şekilde hemen yanımızdaki pencereden bakınca kahkaha patlattı.

''Azer Kurtuluş'un sade anlayışı bu yani?'' dedi gülerek. Hızla yanına yürüyüp pencereden baktım. Azer beni dinlemesine dinlemiş, gelin arabası olduğu bile belli olmayan, temiz ama sade bir arabayla gelmişti. Dinlemediği kısım, gelini almaya davul zurnayla gelmek olmuştu.

''Ay yok artık.'' dedim ama aptal aptal sırıtmaya devam ediyordum. 

''Yürü yürü, mahalleyi toplayacak bunlar başımıza.'' dedi Nehir de gülerek. 

Apartmanın kapısından çıktığımda gördüğüm manzarayla gülmeye başladım. Azer, mahalledeki kimseyi tanımıyor olmasına rağmen, yaydığı enerjisiyle her zamanki gibi etrafına insanları toplamış, 'Erik Dalı' eşliğinde oynuyor ve insanlarla konuşuyordu. Öylece yürüyen veya camlardan izleyen insanlar bile sanki böyle bir şey bekliyormuş gibi hevesle toplanıyorlardı. Etrafındaki kardeşleri ve annesi de oldukça eğlendikleri belli olan bir şekilde oynamaya devam ediyorlardı. En sonunda göz göze gelince, yüzü aydınlanmış gibi bana baktı. Onun dönmesiyle herkes bize bakınca, Nehir'le onlara doğru yürümeye başladık. Yılmaz'ın başlattığı ve diğer kardeşlerin de gaza gelip devam ettiği ıslıklar artınca gözlerimi devirerek onlara yürüdüm.

''Sade olacak tabii ki Karaca!'' dedim Azer'i taklit edip. Azer gülerek bana baktı.

''E Karaca hanım düğün yok dediniz, düğün yapmadık. Ama şunu da çok görmeyin lütfen.'' dedi gözlerini benden bir saniye bile ayırmadan. Etrafımızdaki gürültüye ve gülerek oynayan insanlara rağmen birbirimize kilitlenmiş gibi, sırıtarak bakıyorduk. 

''Kız Karaca!''

Kolumu keyifle dürten Neriman Teyze'nin sesiyle transtan çıkmış gibi ona baktık.

''N'oldu Neriman Teyze?''

''Niye söylemiyorsun evleneceğini? Hele de böyle bir çocukla. Kız maşallah, şu omuzlara bak!''

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin