Bölüm 27

1.1K 72 26
                                    

Bölümden önce, Ömür Façalı'ya selam olsun. Sebebini okuyunca anlayacaksınız.


Gediz beni eve bırakmış, kendisi Azer'lerin evine geçmişti. Başım ağrıdan çatlayacak gibiydi, ayakta kalacak takati kendimde bulamıyordum. Evde dinlendikten sonra, yanlarına gideceğimi söylemiştim. Salonda öylece oturmuş duvara bakıyordum ki kapım yumruklanmaya başladı. Aceleyle kalkıp kapıya koştuğumda, delikten gördüğümün kim olduğuna inanamamıştım.

''Baba?'' dedim şaşkınlıkla. Babam yüzüme bile bakmadan içeri girdi. Arkasından gidip ona ne olduğunu soracaktım ki beni beklemeden bağırmaya başladı.

''Sana o adamdan uzak dur dedim! Seni ayrı, onu ayrı uyardım!''

''Baba ne diyorsun? Ne oluyor bir anlatsana!'' dedim sakinleşmesi için onu oturtmaya çalışıp ama elimden kurtulup hışımla ceketini çıkarttı.

''Azer'in ne bok yediğinden haberin var mı?''

''Azer bir şey yapmadı ki.'' dedim omuzlarımı silkip. Babam sinirle güldü.

''Gerçekten mi? Bizi de bu kadar hızlı savundun mu ona karşı? Şu haline bak! Sormuyorsun bile.''

''Ben Azer'le konuştum. Kardeşleri uyanana kadar, ben de kimin ne yaptığını bulana kadar kimseye dokunmayacak.'' dedim kendime güvenerek.

''O zaman Meke neden hastanede Karaca? Abin neden hastanede?'' dedi babam gözlerini gözlerime dikip.

''Ne diyorsun baba sen?'' dedim yavaşça.

''Azer, teslimatı yapacağımız yeri nereden öğrendiyse öğrenmiş. Abin, Meke, Celasun, Yamaç amcan... Hepsi oradaydı.''

Duyduğum şeyin verdiği şokla elimi ağzıma götürüp hemen yanımdaki koltuğa yaslandım.

''Kimlere... Herkes iyi mi?'' dedim panikle.

''Meke'nin durumu kritik. Abin de hastanede, ama ona bir şey olmayacak. Ben de sana, nerede durduğunu bil diye söylemeye geldim. Azer Kurtuluş'la arandaki her ne boksa onu bitir diye. Tabii bu geceden sonra Azer Kurtuluş kalırsa.''

''Baba, adamın evini taramışlar! Evinde kardeşi vardı, annesi vardı ya annesi! Bu bizim raconumuza uyuyor muydu? Ne yapmasını bekliyordunuz?'' 

''Sen ne dediğinin farkında mısın? Abin hastanede! Sen karşıma geçmiş onu savunuyorsun!''

''En azından o evinizi yakmaya kalkmadı.'' dedim hala onu duymazdan gelerek. Ardından, babamın söylediği cümle beynimde tekrarlanmaya başladı. Tabii bu geceden sonra Azer Kurtuluş kalırsa...

''Baba, Azer'e mi gidiyorlar şimdi?''

Babam yanıt vermeden bana bakınca bağırdım.

''Baba!''

''Ne yapacaklardı? Bu yanına mı kalacak?'' dedi babam da bağırarak.

''Ya ben gerçekten size inanamıyorum.'' dedim dişlerimin arasından ve üzerime ceket bile almadan evden çıktım. Babamın arkadan bağırdığını duyabiliyordum, ama şimdi Azer'in evine gitmezsem çok daha kötü şeyler olacaktı. Hışımla arabayı çalıştırıp, hiçbir kırmızı ışıkta durmadan evine sürdüm. Bahçenin önünde durduğumda, evin önünde onlarca araba olduğunu görmüştüm. Geç kalmıştım, gelmişlerdi.

''Siktir!'' dedim ve hızla arabadan indim. Biraz ilerlediğimde ve adamların arasından geçtiğimde gördüğüm manzara bana aklımı kaçırtacaktı.

''Bacım sen bir-'' Kolumu tutup beni durdurmaya çalışan adamdan kolumu kurtardım.

''Bırak lan!''

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin