Dün, eski flörtüm/yanlışlıkla sevgili olduğum ve sevgili olduğumuzu fark ettiğimde ertesi gün ayrıldığım insan durduk yere mesaj attı. Sevgili olduğumuzu da şöyle anlamamıştım zamanında; biz buluştuktan sonra bana "deneyelim mi" gibisinden bir şey söylemişti, ben de sandım ki birkaç defa daha kahve içmekten bahsediyor... Neyse o günün akşamı yakın arkadaşımla araba kazası yaptık. Yaptığımızı öğrenince beni aradı ve telefonda dedi ki "Ya ilk günümüzde de nasıl oldu böyle bir şey?" Ben kazayı bıraktım bu cümleye takıldım dedim neyin ilk gününden bahsediyo bu... Ertesi gün de doğal olarak ayrıldım tabii. Birisiyle düzgün bir ilişki kuramadan ayrılık konuşması yapmak zorunda bırakılmamın hikayesidir bu da. Paylaşmak istedim kdjdjdjdj. Buraya kadar okuduysanız da danke şön.
-ElifKaraca
Maçın başından beri Umut beklediğimden de iyi gidiyordu. Hevesle yanımda oturan Azer'e döndüm.
''Görüyor musun?'' dedim heyecanla. Azer gülerek bana baktı.
''Gözlerindeki gururu görmen lazım şu an.'' dedi kolunu omzuma atarak. Ona gülümseyerek bakarken gözüm ayağa kalkan Nehir'e takıldı.
''Noldu?'' dedim ona dönüp.
''Tuvalete gitmem lazım. Daha var zaten, hemen gelirim.'' dedi Nehir hızla ve önümden geçip çıkışa doğru yürüdü. Maçı izlemeye geri döndüğümde, gördüğüm şeyle seslice küfür ettim.
''Ha siktir!''
''Karaca, küfür etmeyeceksin diye konuşmadık mı ama!'' dedi Gediz alayla bana bakıp. Oysa ettiğim küfrün maçla hiçbir alakası yoktu. Burada asla olmaması gereken biri vardı çünkü.
''Hayır hayır hayır.'' dedim kendi kendime gördüğüm adamın da ayağa kalkıp çıkışa doğru yürüdüğünü görünce. Nehir'le karşılaşacaklardı ve bunun sonu asla iyi olamazdı.
''Karaca, ne oldu?'' dedi Gediz bu sefer kaşlarını çatıp bana dönüp. Ayağa fırladım ve gözümü adamdan ayırmadan Gediz ve Azer'e doğru konuştum.
''Siz burada kalın. Geliyorum ben şimdi.'' dedim ve Nehir'in gittiği yoldan gidip çıkışa doğru yürümeye başladım. Geç kalmam durumunda, Nehir'in neler yapabileceğini tahmin etmek bile istemiyordum.
İnsan kalabalığının arasından sıyrılıp boş bir koridora doğru yöneldiğimde, görmekten korktuğum manzarayla karşılaştım. Nehir ve Yamaç amcam, koridorun iki ucunda, kilitlenmiş gibi birbirlerine bakıyorlardı. Küçük ve sessiz adımlarla Nehir'e yanaştım hemen.
''Nehir, yapma. Sırası değil. Nolursun.'' dedim hareket bile etmeyen Nehir'in kolundan tutup. Nehir, beklemediğim bir hızla kolunu benden kurtardı ve hızla amcamın üzerine yürümeye başladı.
''Nehir!'' dedim arkasından koşarak ama beklediğimi yapıp amcama tokat atmak yerine, yanında duran çöp kovasına tekmesini geçirdi. Sinirle amcama döndü.
''Ne işin var lan senin burada?'' dedi bağırarak.
''Nehir-''
''Sus Karaca!''
Nehir hışımla bana bağırınca daha fazla gerilmesini istemediğimden ellerimi kaldırıp geriye doğru bir adım attım. Tekrar amcama geri döndü.
''Soruma yanıt ver, ikinci tekmem sana olur!'' dedi dişlerinin arasından. Nehir'in sakinleşmeyeceğini biliyordum. Olay çıkarmamak için geri adım atmayacağına adım gibi emin olduğum gibi, içimden bir ses amcamın buradan sapasağlam çıkamayacağını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırt Sırta
Fanfic''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.'' ''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi. ''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''...