Bölüm 57

943 71 68
                                    

Biraz ortada yoktum çünkü keyifli şeyler yazacak enerjim yoktu. Bir şeyler yazdım, ama hepsi ağlamalı şeyler olduğu için, hikayeyi de depresifleştirmemek için daha eğlenceli şeyler yazacak enerjinin gelmesini bekledim. Kusura bakmayın dostlar.

Bu arada şöyle bir mevzu var, aklıma senaryolar geliyor sürekli ama çocuk doğduktan sonra yazılacak şeyler. Hamile Karaca'yla ilgili ne kadar bir şeyler üretebileceğime emin değilim. O yüzden fikriniz varsa, bana yazabilirsiniz. Yoksa bu hamilelik sekansını biraz hızlı geçip doğuma geçeceğiz.

Azer

''Abim şimdi benim bir sorum var.'' dedi Yılmaz arabanın arka koltuğundan. Yanında da Kadir oturuyordu.

''Efendim?''dedim dikiz aynasından ona bakıp.

''Şimdi biz harbi harbi oynayacak mıyız, yoksa kayınpederine yüklenmeden bilerek yenilecek miyiz?''

Karaca kaşlarını kaldırıp arkasını döndü.

''Burada oturduğumun farkındasın değil mi? Hani bahsettiğin adam babam oluyor?'' 

''Yengecim şimdi estağfurullah Selim Bey Amca da iyi oynuyordur da, sen bizi bilmiyün.'' dedi Yılmaz inanılmaz bir özgüvenle. Karaca hayretle bana döndü.

''Bu ne gaz yahu?'' dedi fısıldayarak. Tek elimi direksiyondan ayırıp Karaca'nın saçlarından geçirdim ve çaktırmadan göz kırptım. Yılmaz hep böyleydi, gerçi hepsi öylelerdi. Birçok şey şakaya gelebilirdi, ama halı saha onlardan biri değildi.

''Yenge, bizde yanlış olmaz. Bugüne bugün, Kurtuluş erkekleri 5 yıldır maç kaybetmedi.'' dedi Kadir de heyecanla. Karaca gerçekten şaşırmış gibi ona döndü.

''Harbiden mi?''

''Ne sandın yengem...'' dedi Yılmaz kardeşini gösterip.

''Bu var ya bu, 10 beygir gücünde mübarek.'' derken bir yandan Kadir'in omuzlarını sarsıyordu.

''Motor muyum lan ben?'' dedi Kadir onu ittirip ve Karaca'ya döndü.

''Ama sen dersen ki yenilin, yeniliriz yani. Hiç sorun değil.'' dedi nazikçe. Karaca'yla konuşurken bu kadar hızlı bir şekilde kibarlaşmasına gülümsememi gizlemeye çalıştım. 

''Nasıl biliyorsanız öyle yapın, ben bir şey demiyorum. Ha ama, bir şeyin sözünü alacağım.'' dedi Karaca ve oturduğu yerden ikisini de görebilmek için iyice arkasını döndü.

''Öl de ölelim reis.'' dedi Yılmaz elini abartıyla kalbine götürürken. 

''Maçın sonu nasıl biterse bitsin, faul yapılsa da yapılmasa da, kırmızı kart gösterilse de gösterilmese de kavga etmek yok. Tamam mı?'' dedi Karaca büyük bir ciddiyetle. Yılmaz ve Kadir ne diyeceklerini bilemezmiş gibi yerlerinde kıpırdanınca öksürdüm.

''Tamam, sevgilim. Tabii ki, kavga falan yok.'' dedim araya girip. Bir yandan dikiz aynasından ikisine bakıyordum. Kafalarını sallayınca Karaca da nefesini verip önüne geri döndü. Ardından kafasını cama dayayıp sessizce etrafı izlemeye başladı. Kadir ve Yılmaz arkada kendi aralarında bir şey konuşurken, yolun da boş olması sebebiyle arada Karaca'ya kaçamak bakışlar atıyordum. Tek elini çenesine dayamış, diğer elini de artık belli olan karnının üzerine koymuştu. Hafifçe elini karnında gezdirirken gülümsedi.

''Ne düşünüyorsunuz hanımefendi?'' dedim sessizce, arkadakilerin bizi dinlemediğini de biliyordum zaten.

''Hı?'' dedi irkilip bana dönerken.

''Diyorum ki, keyifler nasıl? Pek bir düşünceli gördüm seni.'' dedim gülümseyerek. Karaca dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin