Bölüm 70

917 61 127
                                    

Halvetfc ye selam olsun, ben geldim. Naber?

Aman diyeyim arkadaşlar, bölüm +18'dir, rahatsız olacaklar sakince telefonlarını yere bıraksınlar. Teşekkür ediyorum.

(Yazdığım en uzun halvet oldu, abov ki ne abov)

Elbette ki, her zaman olduğu gibi yorumları bekliyorum. Biyroooon...

''Annecim, bak kediye!''

Arık'ın dikkatini bahçede gezen kediye çekmeye çalışsam da o ısrarla bahçenin öteki tarafında telefonda önemli bir konuşma yapan babasına kilitlenmişti. Azer'in ona bakmaması onu daha da öfkelendiriyormuş gibi bağırıp ağlamaya başlarken seslice ofladım.

''Oğlum tamam, gelecek baba.'' dedim ve onu kendime çevirmeye çalıştım ama kucağımda sürekli debelenip duruyordu.

Arık'ın gitgide yükselen sesi Azer'in de dikkatini dağıtmış olacak ki bize döndü. Telefonda ne dediğini duymuyordum ama Arık'i işaret edip kafamı iki yana salladım bıkkınlıkla. Azer birkaç saniye içinde telefonu kapatıp yanımıza yürüdü. Arık hala ısrarla kucağımdan babasına gitmek için atılırken Azer gamzelerini gösterecek şekilde gülümseyip kucağıma uzandı.

''Babam, sen beni mi istedin?'' dedi sırıtarak. Arık huzur bulmuş gibi saniyesinde ağlamayı bırakınca ellerimle yüzümü ovuşturdum.

''Sen bu tarafa bakmayınca daha da delirdi. Sakinleştiremedim, kusura bakma.''

Azer önemli değil dercesine kafasını sallayıp Arık'ı kollarının altından tutup havaya kaldırdı. Hafifçe atıp tutunca Arık anlamsız sesler çıkartıp güldü. Coşkusu Azer'in daha da hoşuna gitmiş olacak ki bu sefer Arık'ın karnını yermiş gibi yapıp daha da coşturdu çocuğu.

''Babam!'' dedi Azer keyifle oğlumuzun yanaklarını öperken. Arık'ın yanağını kendisininkine sabitleyip bana döndü.

''Benziyoruz değil mi?''

Sorduğu soru anlamsız olsa da keyfi çok yerinde olduğu için kafamı salladım.

''Hık demiş burnundan düşmüş hayatım.'' dedim masada duran kurabiyelerden bir tanesini ağzıma atarak. Arık artık üç aylık olmuştu, hayatımız bir şekilde düzene girmiş gibiydi. Yani sürekli problemler çıkıyordu elbette, ama Azer de ben de her şeyi daha sakince karşılıyorduk artık. 

''Dünyanın en güzel annesi?'' dedi Azer bana bakıp.

''Efendim canım?'' dedim masadaki gazeteyi elime alıp bu sefer. Azer seslice ofladı.

''Karaca bir saniye bana konsantre olur musun acaba?'' 

Gazetemi ve kurabiyemi masaya geri bırakıp ona döndüm.

''Evet gidebilirsin.'' dememle Azer kaşlarını çattı.

''Neye gidebilirim?'' 

''Halı sahaya. Genelde şu ifadeni takındığında bana onu soruyorsun, ben de peşin peşin söyleyeyim dedim.'' Tekrar uzanıp gazeteyi alacaktım ki Azer boştaki eliyle gazeteyi parmaklarımın arasından kaptı. Arık'ı hemen yanımdaki pusetine bırakıp bana döndü.

''Halı saha falan değil. Başka bir şey söyleyecektim.'' dedi gazeteyi uzağa koyarak.

''Söyle sevgilim, dinliyorum.'' dedim oturması için yana kayarken. Azer yanıma oturup gülümsedi.

''Benim sana bir sürprizim var.''

Duyduğum şeyle şaşkınlıkla ona baktım.

''Ne sürprizi?'' dedim gözlerimi kısıp.

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin