Bölüm 29

1.1K 77 34
                                    

Bölümde +18 küfürler vardır. Bilginize.

Karaca'nın Gittiği Gece 02.50

Azer

Azer, sen harbiden çocuk istiyorsun değil mi?'

Kafamı ona çevirip güldüm.

''Karaca ben sana takım kuracağım diyorum, sen bana sahiden istiyor musun diye soruyorsun. Hayalim kızım bu benim.'' Karaca küçük bir kahkaha attı.

''Ne oldu neye güldün?'' dedim yanağını severken. Yattığı yerde dirseği üzerine doğrulup eliyle kafasına destek verdi. Diğer eliyle de yanağındaki elimi tuttu.

''Hayalinin bu olmasına güldüm. Yani, koskoca uyuşturucu baronu Azer Kurtuluş, aile kurmayı hayal ediyor falan...'' dedi tekrar kıkırdayarak.

''Çok mu komik?'' dedim onun gülmesiyle ben de gülümseyerek.

''Komik değil, güzel. Eee, başka hayaller de kuruyor musun arada? Nasıl bir ev istediğini ya da ne bileyim damatlığını, düğün organizasyonunu falan?'' dedi benimle dalga geçerek. Gözlerimi kısıp ona doğru eğildim hala gülerken.

''Sen benle dalga geçmeye utanmıyor musun?'' dedim yüzümü yüzüne yaklaştırıp. Gözleri bu kadar yakından daha da güzel görünüyordu. Beni kendine biraz daha çekip kafasını iki yana salladı.

''Hiç utanmıyorum.'' dedi oldukça yavaş bir şekilde. Gözleri, gözlerim ve dudaklarım arasında gidip geliyordu.

''Bak sen...'' dedim gülümsemeye devam ederek. Birkaç saniye aynı şekilde birbirimize bakarak ikimiz de konuşmadık. Ardından, fısıldarmış gibi konuştu.

''Gözlerin, bana çok garip şeyler hissettiriyor.''

''Ne mesela?'' dedim ben de fısıldayarak karşılık verirken. Durduğumuz yakınlıktan, konuşurken dudaklarım onunkilere değiyordu. Karaca gözlerini kapatıp gülümsedi.

''Nasıl anlatılır bilmiyorum ki.''

Beni görmeyeceğini bilsem de omuz silkip ona bakmaya devam ettim.

''Bir denesene.'' dedim ondan uzaklaşmadan. Karaca iç çekip gözlerini geri açtı ve bana baktı.

''Nerede olursam olayım, ne durumda olursam olayım, ne yapmış olursam olayım, 'hoş geldin' diyecekmiş gibi bakıyor.''

Aklıma gelen anıyla, aldığım nefes ciğerlerime oturdu sanki. Pişmanlıktan geberiyor, ama en kötüsü elim kolum bağlı oturmak zorunda kalıyordum.

Sıkıntıdan bacağımı titretip duruyor, soğuktan donmama rağmen bahçede Gediz'in gelmesini bekliyordum. En sonunda araba bahçeye girince hızlı adımlarla yanına yürüdüm. Arabadan çıkmasını beklemeden ben açtım kapısını.

''Nerede?'' dedim önce boş olan yan koltuğa ardından da arka koltuğa bakarak. Onu göremeyince yüzüm düşmüştü, belki kendi arabasıyla geliyordur diye baktım ama sokak bomboştu.

''Söyleyemem.'' dedi Gediz arabadan inerken.

''Ne demek lan söyleyemem? Karaca nerede?'' dedim bu sefer daha yüksek bir sesle. Gediz tavrıma yüzünü buruşturup eve doğru yürümeye başladı.

''Gediz!'' diye bağırdım arkasından. Omuzlarını düşürüp bana döndü.

''Kardeşim, götüm dondu soğuktan. Eve girebilir miyiz? Anlatacağım.''


Gediz şöminenin karşısında ısınırken gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum.

''Nerede olduğunu Nehir'den öğrendim. Acil değilse kimseye söyleme demiş. Ama ben gittim yanına.''

Sırt SırtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin