(Hee-Ran)
Hızlıca evden çıkıp gittikten sonra bahçe kapısını tahmin ettiğimden biraz sesli çarpmıştım.
Adımlarımı seri bir şekilde atarken gözlerim elimde tuttuğum fotoğrafa kaymıştı.
Zaman çok hızlı geçiyordu.Daha birkaç gün önce yanında olduğum Taehyung'a karşı şimdi benden, ondan ayrı durmam isteniyordu.
Arkama dönüp bakmıştım, çoktan Taehyung'un evinden uzaklaştığımı gördüğümde adımlarımı yavaşlatıp, bir kaldırıma oturdum.Kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi atıyorken, boğazımda düğüm düğümdü..Kendimi biraz rahatlatmak açısından elimle kıyafetimi hafiften çekiştirirken bir yandan da o elimle kalbime vururken telkin veriyordum.
"Hayır Hee-Ran sakın ağlama..Sakin ol kızım, bu işin geleceği noktayı az çok tahmin edebiliyordun ve şimdi hiçbir şey bilmiyormuş gibi böyle yapamazsın..şştt merak etme bu da geçecek şimdi hiçbir şey düşünmeden eve git..çünkü sana akıl verecek ince düşünceli meleğin seni bekliyor."
Oturduğum yerden kalktıktan sonra buraya doğru geldiğini farkettiğim taksiyi durdurup çok fazla vakit kaybetmeden de bindim.
.....
Taksinin durduğunu farkettikten sonra hemen Jimin'e kavuşabilmek için cebimde belli bir miktarda ama fazla olduğunu düşündüğüm parayı hızlıca şoförün avucuna sıkıştırdıktan sonra taksiden indim ve kapıyı kapattım.
Taehyung'un şirketinde beni endişeli gözlerle izleyen Jimin'i bildiğimden dolayı biraz neşeli görünmeye çalışacaktım.
Elimdeki telefonu ceketimin iç cebine koyduktan sonra adımlarımın hızını biraz arttırarak kapıya ulaşmıştım.
Derince nefes aldıktan sonra kapıya vurdum.Jimin kapıyı açan kadar rahatmışım gibi görünmeye hareket ediyordum.
Jimin kapıyı açtığında gülümseyerek ona poz verdikten sonra gülümseyerek konuşmaya başladım.
"Ben geldimm!"
Karşımda ifadesiz bakışlarla;
"Geldiğini anladım ama neden akşamın bu vaktinde? yoksa kavga mı ettiniz?"
İçeriye doğru geçerken dudaklarımı büzerek konuşmaya başladım.
"Aslında kavga etmedik ama ben oradan çıkıp gitmek zorunda kaldım ki muhtemelen Taehyung'la şirkette ya da telefonda görüşeceğim zaman kavga edeceğiz."
Jimin kafasını yana doğru hafifçe yatırdığında;
"Yoksa..siz..hergün..kavga etmek için oturup düşünüyor musunuz?"
Benimle dalga geçtiğini anladığım vakit elimdeki kutu görünümlü çantamı Jimin'e çok hızlı olmayacak şekilde attım.
"Jimin, beni ciddiye almak--"
Ona daha dikkatli bakınca farketmiştim.Yüzünde yara bantları vardı.Sessiz kalmam onu biraz ürkütmüş olsa da Jimin'in yanına kadar sokulup durumu anlamak için üzerinde hakimiyet kurmaya çalışacaktım ki neden kavga ettiğini ya da yaralandığını anlayabileyim.