Günler,aylar ve yıllar büyüdüğümün hiçbir şekilde farkına varmadan öylece geçip gitmişti.
Jimin'le lise yıllarımda beraber olduğumuz yetmemiş gibi üniversite'yi de beraber okuyup mezun olmuştuk.
Şuan yurtta kalmıyorum çünkü üniversite'ye geçtikten sonra Jimin daha fazla orada kalmamam gerektiğini söyleyip başımın etini yediği için mecbur -aslında içimde oradan ayrılmak için biraz istek olmuş olsa bile- kaydımı alıp Jimin'e taşınmıştım.
Mezun olalı 4 yıl oldu.Jimin modern ve klasik dansta kendisini geliştirmiş yarışmalardan yarışmalara koşuyordu.Bazen pratik odasından hiç çıkmayıp beni arıyor onu beklememem gerektiğini söylüyordu.Doğrusu onun için fazlasıyla endişeleniyorum.
Ben ise piyano eğitimi alıp kendimi dövüş sanatlarının her alanında geliştirmiştim.Peki Taehyung o nasıldı? Sağlığı yerinde miydi? Ona dair pek birşey bilmiyor oluşum beni çılgına çeviriyordu.
Ben bu düşüncelerimi herzaman ki gibi taslaklar hâlinde telefonuma kaydediyorken bugün Jimin'le konuşmam gereken önemli bir konumuzun olduğu aklıma gelmiş birden nasıl açıklayacağım diye düşünmeye koyuldum.
Kesinlikle söylediğim zaman beni dakikalarca pardon saatlerce azarlayacak üstüne üstlük darılacaktı onu çok iyi tanıyordum.
Aslında ben bile kendimi bu yaptığımdan ötürü sorguluyorken onun bana kızmaması daha şaşırtıcı olurdu.Herneyse bu içimi kemiren düşüncelerimden arınıp elime telefonu aldım ve rehbere girip Jimin yazılı kişiye tıklayıp arama tuşuna bastım.
Bir süre çaldıktan sonra neyse ki karşı taraftan ses duyabildiğime sevinmiştim.
"He-Ran~ah ne oldu?"
"Birşey olması mı gerekiyordu seni arayabilmem için?"
"Ohh~yanlış anladın beni-"cümlesini bitirmeden araya girip işini bir an önce bitirmesi için söylenmeye başladım.
"Herneyse sen onu boşver.Bir an önce eve gelmen gerekiyor.Çünkü konuşmamız gereken çok önemli bir konu var."
"Şuan gelemem pratik odasında birkaç hafta sonra başlayacak olan yarışma için hazırlanıyorum."
"Yah!hep böyle yapıyorsun.Eğer konuşacağım konunun seni ilgilendirmediğini düşünüyorsan giderken bende bunu göze alarak gideceğim."
"(Şaşkınca)Ne dedin sen?"
"Birşey söylemedim.İyi çalışmalar."diyip telefonu yüzüne kapatmıştım.Burada yapamıyordum.Jimin vardı belki ama Taehyung olmadan kendimi eksik hissediyordum.Seoul'e gitmem gerekiyordu.Daegu'da kaldıkça sanki heryerde onu görüyormuşum gibi nefesim daralıyor,kalbim sıkışıyordu.Çoktan gitmem gerekiyordu belki de..
Kahvemi elime alıp balkona çıktım.Mor rengini almış gökyüzüne buruk bir gülümsemeyle baktım.Sanki bu bir işaretti.Bir ihtimal gitmem gerektiğini gökyüzü de onaylamıştı kim bilir..
Yavaş yavaş kararmaya başlayan hava'nın ardından bütün bedenime soğukluk işlemiş hemen yan tarafımdaki battaniyeyi alıp bacaklarıma sardım.
Tam oturduğum yerde uykuya dalıyorken birden kapı hızlıca çalmaya başlamış ayaklarımı kapattığım battaniyeyi de üstümden atıp kapıya koştum.
Neyse ki kapı deliğinden baktıktan sonra Jimin'in geldiğini gördüm ve birden rahatladım.
Kapıyı açtığımda karşımda hatasını anlayıp kendisini affettirmek için köpek yavrusundan farksız bir surat ifadesiyle karşılaşıp gülümsemiştim.