(Hee-Ran)
Taehyung'un bana yönelttiği sorularla birlikte duraklamış, bir süreliğine düşünmüştüm.
Cidden çok farklı davranıp, kafamı karıştırıyordu.Bazen çok katı ve bazen de çok uysal..O böyle yaparken nasıl bilebilirdim ki benden hoşlanıp hoşlanmadığını..
Onunla at'a binmek istiyordum dünkü yaşananlara rağmen lakin birlikte olmalarını kabullenemiyordu kalbim..
O kadar mı seviyordu Yujin denen kadını? Cidden bir geceyi birlikte geçirecek kadar mı aşıktı? Düşündükçe deliye dönüyordum.
Kabullenemiyordum bir türlü..Sadece biraz daha düşünmek istedim lakin duyduğum o boğuk sesle kafamı ona doğru kaldırmak zorunda kaldım.
"Hee-Ran, sorduğum bu sorunun sadece Evet ya da Hayır gibi bir cevabı varken neden bu kadar uzunca düşündüğünü anlamış değilim."
"Ahh~şey Bayan YuJin'in sizinle beni görürse yanlış anlayabileceğinden ve eminim ki sizin en son isteyeceğiniz şeydir sevdiğiniz kadın tarafından yanlış anlaşılmak."
"Cidden! Bu sorun edebileceğin en son şey olsun.Şimdi biner misin?"
"Pekâlâ, bineceğim."
....
(Taehyung)
Hee-Ran'ın arkama binmesini istemiyordum çünkü eğer böyle olursa beni tutarken aramıza belli bir mesafe koyacaktı.Onun için Hee-Ran'ı önüme bindirecektim böylelikle olası bir yaralanma durumunda ya da düşme durumunu kollarımla önleyebilirdim.
Bana doğru yavaşça uzattığı elini tutmamla birlikte sıkıca onu tutup önüme oturmasını sağlamış ve bu konuda da başarılı olduğum için kendimle gurur duymuştum.
Hee-Ran bu yakınlıktan hoşlanmamış olacak ki kendisini at'ın boyun kısmının biraz aşağısına konumlamıştı otururken..
Bu oturma şekliyle at'ı rahatsız edebileceğini düşündüğüm için sağ kolumu onun beline yavaşça dolayıp kendime çekmiştim.
Her ne kadar huzursuz da olsa galiba bugün benimle çok fazla konuşmamak için sesini çıkartmama kararı almıştı kendince.
Öylece önümde otururken ellerini at'ın yan taraflarına atıp destek alıyor olması ve böylelikle benim tuttuğum eğerleri tutmamakta ısrarcı olması her ne kadar beni gülümsetmiş olsa da sanki o bu zamanın çabukça akıp gitmesini istiyordu..
Hee-Ran'ın sağ elini tutup at'ın eğerlerini tutması için yön gösterirken sol elini de alıp aynı şekilde at'ın eğerlerini tutmasını sağladıktan sonra bende ellerimi yavaşça onun ellerine kapatmıştım.
Neden böyle davranıyordu ki? Kesinlikle bilmiyordu ilk defa bir asistanımı buraya getirdiğimi..Cidden sabahtan beri sadece bugün yapılacak şeyleri söyledi ve her ne kadar konuşmasını sağlayabilmek için inatçılıkta yapmış olsam o sadece benim dediklerime göre hareket edip fazla uzatmamıştı bu durumu..
At'ı sürerken bile o sadece doğayı izleyip, hafiften gülümsüyordu ve bu kalbimi daraltıyordu sebebini bilmediğim bir şekilde..
Rüzgar'dan dolayı saçları hafifçe havalandığında kokusu yüzüme çarpmış ve beni mest etmişti..
Sadece biraz daha kokusunu içime çekmek için yeltendiğimde o hep esmesini istediğim rüzgar tekrardan esip mest olduğum o kokuyu bir kez daha içime çekmem için izin vermişti bana..