23

551 37 160
                                    

Bir yangın gördü gözlerinde
Bırakamadı, vazgeçemedi o gün de
Çekildiği karanlık eller
Her zaman onun da üzerinde

****

Güven...

Kazanılması zor, kaybedilmesi çok kolay olan o derin duygu...

Güvenmediğin biri sırtına bir bıçak sapladığında kötü hissetmen mantıksızdı fakat bunu güvenmek istediğin biri yaptığında kendini son derece yalnız hissederdin. Yaşım 19, kimseye güvenmiyorum. Güvenmeye çalıştım ama sonucu boynuma sıkı bir ip gibi dolandı.

Melek annem, kaderin bana miras mı olacak?

Günler geceler birbirini kovalarken kendime yaklaşmaya çalışırken daha da uzaklaşmıştım kendimden. Adamlar beni bağlayıp başka bir yere götürmüşlerdi. Canım yanıyordu, bunun sebebi farkındalıktı. Babam neden bu kadar önemliydi? Neden gidip ona sormuyorlardı? Kafasını yitirdiği için mi?

Hiş ışık yok.

Hiç ışığım kalmamıştı, yanımda kim vardı? Kimse yoktu. Kendim idare edebilir miydim? Etmek zorundaydım. Alkan'ın içime tohumlarını ektiği güvenin üstüne tuz ruhu dökülmüştü. Yine yalnızdım, sahi ne zaman biri vardı yanımda?

Adamların kollarımı bağlamaları yetmemiş gibi bir de gözlerim de bağlanmıştı. Bindirildiğim araba gideceği yere vardığında zor kullanılarak arabadan indirilmiştim. Kalbimin yakınlarında bir yerde sıkışmış olan kağıt tek güvencemdi. Biliyordum, hiç kimseye güvenemiyorsam kendime güvenmeliydim.

Bir odaya sokulmadan önce duyduğum konuşmalara kulak kesildim.

"Patron burada mı?" Alkan konuşmuştu. "Birazdan gelecek." Alkan duraksadı, ortamda bir sürü ses vardı. "Gökçe konuşmayacak, kağıt da yeterli olmayacak. Ne yapacaksınız?"

Gökçe mi?

Devamını dinlemek istesem de hoyratça bir yere sürüklendim. Gözlerim hala kapalıydı fakat uzun sürmeden kafama bağladıkları kumaş birkaç saç telimle beraber çekildi. Odada bir sandalyeye oturtuldum ve bacaklarımdan da bağlandım. Çırpınışlarım yetersiz kalıyordu, karşımdaki adamların korkunç bakışları üstümdeydi. Her hareketimde elleri daha sıkı bağlıyordu ipleri. Oda yine bomboştu, beyaz duvarlı aydınlık bir odaydı fakat içimdeki karanlık odaya da yetiyordu.

Adam odadan çıkıp kapıyı kilitlediğinde yine kendimle baş başa kalmıştım. Hızlı nefes alışlarım odada duyulan tek sesti, bir günde iki kere kaçırılmıştım. Biri hayatının aksiyonsuz olmasından şikayet ediyorsa bana bakması yeterliydi. Anında bu şikayetinden vazgeçeceğinden emindim.

Derinden gelen ağlama isteği birden üzerime çöktüğünde gözyaşlarımı geri ittim. Güvenmek istemiştim, sadece biraz olsun birinin yanımda yer almasını istemiştim. Bu isteğim de bana el hareketi olarak geri dönmüştü. Ne yapacaktım?

Babamın sakladığı neyse şu anda bende güvendeydi ama korkuyordum. Yazdığım not onları tatmin etmeyince yine şanslarını benimle deneyeceklerdi. Belki de işkenceler edeceklerdi ağzımı açmam için. Olasılıklar zihnime birer birer doluşunca kalbim iyice hızlandı. Bedenim titremeye başlayınca birinin gelip beni bu bilinmezliğin kuyusundan kurtarmasını beklerken bütün senaryoları değerlendirdim. İçlerinde gerçekten çok kötüleri vardı, bir şekilde çıkmam gerekiyordu. Kendimi çözmem imkansızdı çünkü bu kez çakım yoktu, ağzım bağlı değildi ama bu şerefsizlerin bağırsam da takmayacaklarını biliyordum.

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin