39

481 32 146
                                    

Reddeti, isyan etti
Sonunda kabul etti
Zincir bileğinde kilitlendi
Dönmedi, zaten istemedi.

***
Odaya girip kapıyı kapattığımda parmağımı dişleyip kapıya yaslandım. Sırtım yere doğru kayarken kendimi serbest bıraktım ve yere oturdum. Benim amacım neydi? Dengesiz miydim? Beni önemsememesini söylediğim insanı neden öpüyordum? Bir anlık gafletle öptüysem neden ilerisi gitmesine müsade ediyordum? Ben akılsızdım, ben iyice beynimi yemiştim. Elini uzattığında araya camdan duvar koymuştum. Şimdi o camdan duvardan elimi ona uzatıyordum. Kendime verdiğim sözlere ne olmuştu? Hani kimseyi zaafım yapmayacaktım. Cinsel çekim...sebebi bu olmalıydı.

Aynen, cinsel çekim.

Kafamı iki yana salladım. O kadar düğümü çözerken kalbimin üstündekileri çözemiyordum. Ben...aşkı bilmiyordum. Aşka bir tek annem ve babamda şahit olmuştum. Onlar yan yana ve mutluyken aşk çok güzeldi. Onları en son gördüğümde ise...aklını kaybedip annemin ölümüne sebep olan babam yine de annemin başında ağlıyordu. Hissettiğim şey neydi? Başka hiçbir şeye benzemiyordu. Daha önce böyle bir şey hissetmemiştim. Belki de hedef odaklı olduğumdan kendi içime açılamıyordum. Kendimi yeterince tanımadığım için de etrafımdaki insanlara dengesiz gibi gözüküyordum. Aslında sadece öğreniyordum. Hissetmediğim hisleri öğreniyordum.

Geliyorsan gitme, gideceksen hiç gelme.

Bir şeye ne kadar alışırsan onu kaybettiğinde hissettiğin boşluk o kadar fazla olurdu, uzay boşluğunda oksijenin tükenmesi gibi azar azar alırdın nefeslerini. Ya kaybedersem?

İstemiyordum, kaybedeceksem hiç sahip olmamalıydım. Ama kalbimin elleri vardı ve oldukça uzağa uzanabiliyordu. Öyle ki benden bağımsızdı. Ne yaparsam yapayım o elleri bağlayamıyordum. Hiçbir yolu seçmek istemiyordum, sadece ağlamak istiyordum. Canım çıkarcasına, her acının hatrına...

Oturduğum yerden kalktım ve dolan gözlerimi kırpıştırıp odadan çıktım. Aşağıda bir süre halıyı izleyerek oturduğumdan Alkan'ın işinin bittiğini düşünüyordum. Hem utancım da geçmiştim, utandırmaya çalışırsa sarhoş taklidi yapabilirdim.

Kapıya vurduğumda içeriden ses gelmedi. Ben de biraz bekledikten sonra içeriye girdim. Oda boştu, yatak da dağılmamıştı. Odaya göz attığımda odanın genel olarak koyu tonlarla döşendiğini gördüm. Yatağın yan tarafında kahve tonlarında gömmeli bir dolap ve diğer tarafta da balkon kapısı vardı. Karşıda ise bir başka kapı vardı. Kişisel banyosunun kapısı olduğunu düşündüğüm için herhangi bir kazayı engellemek için kapıya arkamı döndüm. Gözüm komodinin üstündeki çerçeveye kaydığında fotoğrafı daha iyi görebilmek için bir adım daha attım. Çerçeveye dokunmadan fotoğrafı incelediğimde bunun eskimiş bir fotoğraf olduğunu gördüm. Ortada küçük bir çocuk, çocuğun iki yanında ise genç gözüken bir kadın ve adam vardı. Gülüyorlardı, mutlu bir aile tablosuydu. Alkan'ın anlattığı şey aklıma geldiğinde boğazımda bir yumru oluştu. Yutkundum, onun acısını en iyi ben anlardım. Küçük bir çocuğun en değerli hazinesini kaybetmesi korkunçtu. Bunun acısını asla silip atamazdın. En mutlu anında bile aklına gelirdi.

Gözlerim dolduğunda ne zaman arkama geldiğini anlamadığım kollar arkadan bana sarıldı. Sırtımdaki sert göğsü hissettiğimde gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. Karnımda birleşen elleri sıkıca tuttuğumda bir süre hiçbir şey söylemeden böylece kalmak istemiştim. Fakat bir açıklama yapmalı ve bir soru sormalıydım.

YANILSAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin